Ergenlik ve yetişkinlik dönemleri arasında insanlar birçok değişimden geçiyor. İşler, pişmanlık veren saç kesimleri ve ilişkiler gelip gidiyor. Peki, ya özünüzde kim olduğunuz? Yaşınız ilerledikçe kişiliğiniz de değişiyor mu?
Kişiye özgü olan düşünce, duygu ve davranış kalıplarına kişilik deniyor. İnsanlar kişiliğin sabit ve değişmez olduğunu düşünme eğilimindeler ama psikologlara göre durum bu değil. Illinois Üniversitesi’nden psikolog Brent Roberts, kişiliğin gelişimsel bir olgu olduğunu söylüyor.
Bu elbette ki, her sabah farklı bir insan olarak uyandığınız anlamına gelmiyor. Kısa vadede, kişilikte meydana gelen değişim neredeyse fark edilmez olabiliyor. Araştırmacıların uzun yıllar içinde düzenli olarak katılımcıların kişiliklerini incelediği uzun vadeli çalışmalar, kişiliğin daha kısa süreli zaman ölçeklerinde gerçekten de sabit kaldığını gösteriyor.
2000 yılında, Psychological Bulletin’de yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar kişilik üzerinde yapılan 152 uzun vadeli çalışmanın sonuçlarını analiz ettiler. Çalışmaların hepsi de Beş Büyük faktör kuramında yer alan beş kişilik özelliğinde meydana gelen yönelimleri ölçtü.
Dışa dönüklük, uyumluluk, sorumluluk, deneyimlere açıklık ve duygusal dengeyi içeren bu özellikler, kişilik araştırmalarının ana dayanak noktası. Sonuçtaysa, araştırmacılar bireylerdeki her kişilik özelliği düzeyinin, hayatın her on yıllık süreci içinde tutarlı kalma eğiliminde olduğunu buldular.
Kişilik Zaman İçinde “Daha İyi” Hale Geliyor
Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Brent Donnellan’a göre, bu tutarlılık kalıbı 3 yaş civarında; hatta belki de daha erken başlıyor. Psikologlar çocukları incelerken mizaca; yani bir insanın dünyaya verdiği tepkilerin şiddetine bakıyorlar. Biz dünyaya kendimize özgü mizaçlarla geliyoruz ve hayatın erken dönemlerindeki mizaçlar hayatın ileri dönemlerindeki deneyimleri etkiliyor gibi görünüyor.
Örneğin, 1995’te Child Development’ta yayınlanan bir çalışma, çocukları 3
yaşından 18 yaşına kadar izledi. Araştırmacılar sonuçta, daha utangaç ve içine kapanık olan çocukların büyüdüklerinde daha mutsuz ergenler haline gelme eğiliminde olduğunu buldular.
Roberts tüm bu yıllar içinde kişiliğin yine de yavaşça değiştiğini ama bu
değişimlerin 5 ila 10 yıllık süreçler içinde fark edilmediğini ve bunların uzun vadede belirginleştiğini söylüyor. Ve yapılan uzun vadeli çalışmalar, tekrar tekrar kişiliğin zaman içinde “daha iyi” hale gelme eğiliminde olduğunu da ortaya koyuyor. Psikologlar buna “olgunluk prensibi” adını veriyorlar.
İnsanlar yaşları ilerledikçe daha dışa dönük, duygusal anlamda daha dengeli, uyumlu ve sorumluluk sahibi hale geliyorlar. Bazı insanlar diğerlerinden daha az değişebiliyor ama genel olarak olgunluk prensibi herkes için geçerli oluyor.
Peki, biz neden bu kadar çok değişiyoruz? Eldeki bulgular bunun sebebinin
evlilik, bir çocuğun doğumu ya da sevilen birinin kaybı gibi önemli hayat olayları olmadığını işaret ediyor.
Bunun yerine, biz üniversiteye, çalışma hayatına, bir aile kurmaya uyum
sağlarken bizden olan beklentiler değişiyor ve bunlar zaman içinde, bizi
neredeyse bir çift ayakkabı gibi yavaşça gibi esnetiyor. Roberts, “Zaman içinde, hayatın birçok durumunda sizden bir şeyleri biraz daha farklı yapmanız isteniyor.
Bunlar karşısında nasıl davranılacağını gösteren bir kullanıcı el kitabı
bulunmuyor ama bu durumlarda nasıl davranmamız gerektiğine dair çok net olan ve dolaylı olarak belirtilen kurallar var,” diyor. Dolayısıyla, biz de bunlara adapte oluyoruz.
Orijinal makale: Live Science