“Yanlış Bilgi Pandemisiyle” Savaşmak

0
382

Bir salgın hastalık insanların dikkatini üzerine topladığında, endişeli insanların yeni sağlık riskini anlamak için acele etmesiyle birlikte ortada dolaşan acemice öneriler, eksik ve kusurlu çareler ve yanlış teoriler genellikle tıp uzmanlarının verdiği uygun tavsiyelerin önüne geçiyor. 

Karşı karşıya olduğumuz mevcut kriz de buna bir istisna değil. Aniden ortaya çıkan yeni ve yüksek derecede bulaşıcı olan koronavirüs, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “yanlış bilgi pandemisi” diye adlandırdığı şeyi başlattı. 

Ancak sosyal medya şu andaki krizle ilgili yanlış bilgi yayılımını diğerlerinden farklı kılıyor. Harvard’dan Kasisomayajula “Vish” Viswanath, çeşitli platformların popülerliğinin ve her yerde kullanılmasının artık insanların sadece pasif bir şekilde yanlış ve yalan bilgileri almakla kalmadığı, aynı zamanda bunları yaydığı ve hatta yarattığı anlamına da geldiğini söylüyor. Ve bu, daha önceki MERS ve H1N1 pandemileri sırasında meydana gelenden “çok farklı” bir dinamik. 

Viswanath covid-19’a karşı koruma sağlamak için sarımsak yemek veya tuzlu suyla gargara yapmak gibi bazı yanlış bilgilerin affedilebilir hatalar olduğunu ya da insanları açıkça yanlış yönlendirme niyeti taşımadığını söylüyor. Ancak genellikle politik kazançlar elde etmek için yürütülen dezenformasyon kampanyaları, yalan ve sahte içerikleri maksatlı olarak yayıyor ya da yaratıyor. 

Sosyal Medya Platformlarının Çabaları Yetersiz Kalıyor

Kamu sağlığı konusunda bilgilendirmeler yapan insanların, özellikle de bir kriz sırasında etkili olabilmesi için güvenilir, şeffaf ve inanılır olarak görülmesi gerektiğini belirten Viswanath, yetkililerin bu konuda yetersiz kaldığını söylüyor. Viswanath, “İnsanlar bilgiye ve kesinliğe aç durumdalar ve ortada üzerinde fikir birliği sağlanmış bilgiler olmadığında ve her şey halkın gözü önünde tartışıldığında, bu insanlarda kafa karışıklığı yaratıyor,” diyor. 

Yanlış bilgilere inanan insanların fikrini değiştirmek de çok kolay bir iş değil. Uzmanlar bu durumda, sadece bu insanlara yeni kanıtlar göstermenin yeterli olmadığını ve karşıt kanıtların da zayıflatılması gerektiğini söylüyor ve bunun insanlara sadece farklı bakış açılarını sunmaktan çok daha zor bir iş olduğunu belirtiyorlar. 

Facebook, Twitter ve YouTube son zamanlarda covid-19 hakkındaki yanlış bilgileri azaltmaya yönelik çabalarını artırmış olsa da, sosyal medya platformları bu konuda yetersiz kalıyorlar. 

İnsanların uzaktan çalışmaya başlaması yönünde yaşanan değişim de, birçok sosyal medya şirketinin platformlarındaki yanlış bilgileri denetlemek için insanlar yerine yoğun bir şekilde yapay zekaya bel bağlamasına neden oluyor. Bu durumda, birçok insanın aniden bir konu hakkında arama ya da paylaşımlar yapması, genellikle gerçekleri ve yalanları ayırt edemeyen bu yapay zeka algoritmalarından kaçabiliyor.

Kamu sağlığı yetkililerinin her yanlış bilginin ya da komplo teorisinin peşine düşüp bunları çürütemeyeceğini ve bunu yapmaması da gerektiğini belirten Viswanath, insanların özellikle de internet üzerinden okudukları ve duydukları şeyleri iyice incelemeleri ve bunlar konusunda “çok daha şüpheci” olmaları gerektiğini söylüyor. Ancak Viswanath bu sorumluluğu tamamen halka yüklemenin adil olmadığına ve işe yaramayacağına da dikkat çekiyor ve sosyal medya platformları gibi kurumların paylaşılan bilgiler konusunda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini belirtiyor.

Orijinal makale: Harvard News

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here