Yalan Dostum Detoks Diye Bir Şey Yok

0
1738

Detoks kelimesi son yıllarda sıkça duyulur oldu. Hollywood yıldızlarından yerli isimlere, sabah programlarından yemek programlarına bu kavram popüler kültürde sık sık karşımıza çıkmaya başladı. Salatalık ya da maydanoz suyundan yapılmış detoks içecekleri, bitkilerin suya bırakılmasıyla elde edilen detoks suları, bitkisel içerikli olduğu söylenen detoks şampuanları ya da sabunlar, detoks banyoları, eczane ve aktarlarda satılan detoks gıda takviyeleri ya da detoks çayları, sadece çeşitli sıvılar içerek yapılan detoks diyetleri… Hepsinin ortak tek noktası, vücuttan toksinleri atarak veya böbrekleri ve karaciğeri temizleyerek daha sağlıklı bir yaşam vaat etmek. Peki, çoğumuzun inandığı ve uygulamaya çalıştığı bu detoks uygulamaları ne kadar işe yarıyor? Bu yazımızda bu soruya cevap arayacağız. Detoks kavramı geleneksel tıpta yeri olan bir kavram. Tıpta, aşırı uyuşturucu ya da alkol kullanımı veya zehir ya da yüksek ağır metallere maruz kalma durumlarında uygulanan tedavi yöntemine detoks deniyor. Detoks genellikle selasyon tedavisi ya da diyaliz gibi yöntemlerle hastanelerde uygulanıyor. Bu tedavilerin uygulandığı hastalar genelde ciddi hayati tehlikelerle karşı karşıya kalırlar. Ancak salatalık suyu ya da detoks çaylarının bu geleneksel detoks tedavisi ile bir ilgisi yok.

DOKTORLAR DETOKS ÖNERMEZ
Biz detoks derken modern tıpta kullanılan bu tedavi yöntemlerini değil, popüler kültürdeki detoks kavramını ele alacağız. Popüler kültürdeki bu detoks kavramı alternatif tıbbın konusudur ve geleneksel tıpta yeri yoktur. Bir doktor size salatalık suyunu reçete olarak sunmaz, size detoks banyosu ya da detoks diyeti önermez. Detoks uygulamasını pazarlayanlar, gıda koruyucularının, glutenin, genetiği değiştirilmiş gıdaların, etin, tuzun, içtiğimiz suların, aldığımız ilaçların, dumanın ya da alkolün vücudumuzda toksinlerin birikmesine yol açtığını iddia eder. Bu biriken toksinler yüzünden de zamanla kanser gibi ciddi hastalıklara yakalanırız. Önerilen içecek, yiyecek, uygulamalar ya da ilaçlar, bu toksinleri atmayı hedeflerler. Ancak bu iddianın kendisi muğlaktır. Her şeyden önce toksin derken ne kast edilmektedir? Buradaki toksinler hangi kimyasallardır? Bu sorular cevapsız bırakılır. Bunun iki temel gerekçesi vardır. Birincisi böyle muğlak bir dil kullanıldığında ‘hasta’ toksini dilediği şekilde anlayabilir. İkincisi de iddia bilimsel bir iddia olmaktan çıkar, böylece söz konusu tedavi yöntemi test edilemez hale gelir. Zira toksinin ne olduğu söylenirse, kolayca belli tıbbi testlerle kişide o toksinin olup olmadığı, miktarı ve tedavinin gerçekten o toksini atmada başarılı olup olmadığı test edilebilir. Ancak bu, detoks pazarlamacılarının istediği bir şey değildir, zira bu durumda tedavilerinin işe yaramadığı kolayca ortaya konabilir.

VÜCUDUMUZ TOKSİN BİRİKTİRMEZ
Detoks uygulamasının bu başlangıç iddiası bile yanlıştır. İnsan vücudu toksin biriktirmez. Vücudumuzun belli çeşit zararlı maddeleri biriktirdiği ve bunların bizi hasta ettiği fikri 20. yüzyıldan önce tıp dünyasında tartışılan bir fikirdi. Ancak anatominin ve fizyolojinin gelişmesi ile birlikte bu fikir bilim dünyasında terk edildi. Her sağlıklı insanın vücudu, deri, lenfatik sistem, sindirim sistemimiz, karaciğer ve böbrekler aracılığı ile kendini maruz kaldığı zararlı maddelerden arındırır. Bu zararlı maddelerin vücutta birikmesi söz konusu değildir, dolayısıyla sağlıklı bir insanın herhangi bir detoksa ihtiyacı yoktur. Diğer taraftan sağlıklı değilseniz ve zararlı kimyasallardan zehirleniyorsanız sizin acil bir şekilde hastaneye gitmeniz gerekmektedir. Bazı detoks uygulamacıları, tezlerini böbrek ve karaciğerin işlevleri üstünden pazarlamaya çalışır. Bunlar böbrek ve karaciğeri toksinlerin biriktiği filtrelere benzetir. Zaman zaman bu filtre görevi gören organlarımızın temizlenmesi, yani detoks yapılması gerektiğini söyler. Ancak bu iddia ve benzetme doğru değildir ve modern insan fizyolojisi ve toksikolojisi hakkındaki bilgilerimizle çelişir. Karaciğer, bir filtre gibi çalışmaz. O, bir dizi kimyasal reaksiyonlar aracılığı ile toksik maddeleri, böbreğin dışarı atabileceği zararsız forma çevirir. Yani toksik maddeler, karaciğerde birikmez. Kişi herhangi bir karaciğer rahatsızlığına sahip değilse, karaciğer zaten kendi kendini temizler. Diğer taraftan eğer böyle bir rahatsızlığınız varsa detoks tedavileri size yardımcı olamaz. Acil bir şekilde doktora gitmeniz gerekmektedir. Böbrek de bu atıkları dışarı atar, aksi takdirde bunlar böbrekte değil kanda kalırlar. Yani böbrekler de toksinlerin biriktiği bir filtre görevi görmez. Dolayısıyla toksinler böbrekte birikmez.

BİLİMSEL KARŞILIĞI YOK
Peki, bu detoks uygulamaları ya da tüketilmesi önerilen gıdalar karaciğer ya da böbreğin çalışmasını kolaylaştırıyor olamaz mı? Ne yazık ki bu iddianın da bilimsel bir yönü yoktur. Klein ve Kiat’ın 2015 yılında kaleme aldıkları ve konuyla ilgili yapılmış tüm araştırmaları dikkate alan makaleye göre detoks diyetlerin gerçekte işe yaradığını gösteren ciddi ve genel kabul görmüş bir bilimsel çalışma mevcut değil. Piyasada satılan bazı detoks bantları, detoks cihazları ya da kişisel bakım ürünleri, kahverengi renkte sıvılar ortaya çıkarmaktadır. Bazıları bunları vücuttan atılan toksinler olarak pazarlamakta. Bu doğru değildir; bu sıvılar, ürünlerin içindeki malzemelerin içerdiği kimyasalların vücuttaki nemle etkileşmesi ile ortaya çıkmakta. Yani o kahverengi sıvılar sizin vücudunuzdan çıkmıyor. Benzer şekilde belli ilaçlar kullanıldığı zaman dışkıda bazı garip yapılar gözlemlenebilmektedir, bu da yine ilacın kendisinin ortaya çıkardığı bir şeydir. Bunların hiçbiri gerçek anlamda vücudunuzun ürettiği ve atılan toksik maddeler değildir. Ne yazık ki detoks kelimesi ve bunun etrafında kurulan koca bir popüler uygulamalar zinciri de, çoğu alternatif tıp uygulaması gibi ya yanlışlanmıştır ya da sözde bilime dayanır. Bunlar sizin cüzdanınızı boşaltmak ve sizin dikkatinizi dağıtmak dışında bir işe yaramaz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here