Tat Algısıyla Oynamak Yeme Bozukluklarına Yeni Bir Çözüm Olabilir mi?

0
396

Beynin duygu merkezindeki değişimler, tatlıya duyulan açlığı ortadan kaldırabilir. Bulgular yeme bozuklukları ile ilgili tedavileri destekler nitelikte.

Fareler üzerinde yapılan yapılan yeni bir araştırma, beynin tatlıya olan arzusunu ve acı tatlardan hoşlanmamasını, duygu merkezi olan amigdaladaki nöronları değiştirerek yok edebileceğini ortaya koydu.

Araştırma, hayvanların bir yiyeceğe olan düşkünlük ya da nefret etme kapasitesinin ortadan kaldırılmasının, o yiyeceği tanımlama yeteneğini etkilemediğini gösterdi. Bulgular, beynin yiyeceklerin tadılması sırasında ürettiği bir dizi düşünce, anı ve duygular üreten karmaşık sisteminin, aslında her biri tek başına ayrıştırılabilen, değiştirilebilen ya da tamamen ortadan kaldırılabilen bağımsız birimler olduğunu göstermekte. Çalışma, obezite ve anoreksiya nervoza da dahil olmak üzere pek çok yeme bozuklukluğu hastalıklarını daha iyi anlamak ve tedavi etmek için yeni stratejilere işaret etmekte.

B. Zuckerman Zihin ve Beyin Davranışları Enstitüsü’nde doktora öğrencisi olan ve söz konusu çalışmanın makalesinin de baş yazarı olan Charles S. Zuker, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Beynimiz bir tadı algıladığında, mantıklı bir cevap üretebilmek için, o yiyeceğin sadece kalitesini tanımlamakla kalmaz, aynı zamanda bu deneyimi kendi bağlamında hedonik bir değere dönüştürerek, hatıralara, duygulara ve diğer duyulara bağlayan harika bir düzen ile nöron sinyallerini koordine eder.”

Bu çalışma Zuker ve ekibinin daha önceki araştırmalarına dayanarak, beynin tat sistemini haritalandırdı. Daha önce yaptıkları çalışmalarda ise araştırmacılar dilin, tatlı, acı, tuzlu ve ekşi tatları tanımlamak için üzerinde bulunan dört ana tatta ayrı ayrı uzmanlaşmış hücrelerinin, tadı tanımlayıp uygun eylemler ve davranışları tetiklemek için beynin özel bölgelerine sinyaller gönderdiklerini ortaya çıkarmışlardı.

Bu deneyime ışık tutmak için bilim insanları, duyusal bilgiler hakkında değer yargıları oluşturan amigdala ile şekerli ve acı tatlara odaklandılar. Biyokimya, moleküler biyofizik ve nörobilim profesörü olan, ve Columbia Üniversitesi Irving Tıp Fakültesi Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nde bir araştırmacı olan Zuker ve ekibi tarafından daha önce yapılan araştırmalar da, amigdalanın doğrudan tat korteksine bağlı olduğunu gösterdi.

Zuker, “Daha önceki çalışmalarımız, tat korteksinin tatlı ve acı bölgeleri arasında net bir ayrım olduğunu ortaya koydu. Bu yeni çalışma, amigdalada da aynı ayrımın devam ettiğini gösterdi. Hem tat korteksinde hem de amigdaladaki tatlı ve acı bölgeler arasındaki bu ayrım, beyin bu bölgelerini bağımsız olarak değiştirebileceğimizi ve davranışlarda ortaya çıkan değişiklikleri izleyebileceğimizi gösterdi,” dedi.

Tat Algısı ve Amigdala Arasındaki İlişki

Bilim insanları, tıpkı bir dizi ışık oyunu gibi amigdalada tatlı veya acı bağlantıların yapay olarak açıldığı birkaç deney gerçekleştirdi. Tatlı bağlantılar açıldığında, deney hayvanları suya sanki şekerliymiş gibi tepki verdiler. Araştırmacılar, aynı bağlantıları değiştirerek, bir tadın algılanan kalitesini değiştirebildiler, tatlıyı acıya, buruk bir tadı da çekici başka bir tada dönüşebildiler.

Öte yandan, araştırmacılar amigdala bağlantılarını kapatıp, tat korteksine hiç dokunmadılar. Fareler hala tatları tanıyıp şekerli tadı acıdan ayırt edebiliyorlardı, ama bu sefer de şekeri tercih etme veya acıdan nefret etme gibi temel duygusal tepkilerden yoksunlardı.

Dr. Wang, “Bu durum, en sevdiğiniz çikolatalı keki ısırmak, ancak bundan zevk almamak gibi bir şey. Bu hissiyatla, birkaç ısırıktan sonra keki yemeyi bırakabilirsiniz, aksi halde tıka basa yerdiniz,” dedi.

Genellikle, bir yemeğin kendisi ile yemek yerken hissettiğimiz zevk iç içe geçmiştir. Ancak araştırmacılar, bu bileşenlerin birbirinden ayrıştırılabildiğini ve daha sonra ayrı ayrı olarak da değiştirilebildiğini gösterdi. Bu, amigdalanın yeme bozukluklarını tedavi etmek için yeni stratejiler geliştirilmesinde umut verici bir çözüm olabileceğini düşündürmektedir.

Yakın gelecekte, Dr. Zuker ve Wang, tat sisteminde kritik rol oynayan diğer beyin bölgelerini araştıracaklar. Örneğin tat korteksi, ayrıca  motor hareketlerle, öğrenme ve hafıza ile ilgili bölgelerle de doğrudan bağlantılıdır.

Dr. Wang, “Amacımız, bu bölgelerin tada nasıl bir anlam kattıklarını keşfederek tüm bağlantıları bir araya getirmek. Araştırmalarımızın, beynin duyusal bilgiyi nasıl işlediğini ve duyusal deneyimlerimize nasıl bir zenginlik getirdiğini deşifre etmeye yardımcı olacağını umuyoruz, ” ifadesini kullandı.

Kaynak: Science Daily

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here