Yetişkinler aniden çocukluklarından kalma acı verici olayları hatırladıklarını iddia ettiklerinde, bu hatıralar büyük olasılıkla doğru mu? Bu soru, on yıllardır psikoloji alanını bulandıran “hafıza savaşlarının” temelini oluşturuyor.
Unutulmuş travmatik bir olayın sonradan hatırlanmasının (bu gecikmeli hatırlama olarak biliniyor) güvenilirliğiyle ilgili yapılan uyarılar Amerikan Psikiyatri Birliği gibi önde gelen akıl sağlığı organizasyonları tarafından destekleniyor. Bu şüpheci yaklaşım, hafızanın güvenilmez olduğunu ve laboratuvardaki basit manipülasyonların insanları hiç gerçekleşmemiş bir deneyimi yaşadıklarına inandırabileceğini gösteren araştırmalara dayanıyor. Çocuğa kötü muameleye dair anıların sonradan hatırlandığı bazı önemli vakaların sahte olduğu ve bu durumların fazla hevesli terapistler tarafından sağlandığı ortaya çıktı.
Ama çocukluk döneminde travmalar yaşamış yetişkin insanların tedavisinde uzmanlaşan psikoterapistler, laboratuvar deneylerinin yetişkinler tarafından hatırlanan gecikmeli hatıraların bazılarının gerçek olma olasılığını ortadan kaldırmadığını iddia ediyorlar. Travma terapistleri hayatın erken dönemlerinde yaşanan kötü muamelenin merkezi sinir sistemi üzerinde ağır bir etkisinin olabileceğini, çocukların acı verici bir anıyı bilinçli farkındalıktan ayırmasına neden olabileceğini ve dissosiyatif amnezi olarak bilinen bu psikolojik savunma mekanizmasının yüz yüze geldikleri hastalarda rutin bir şekilde karşılarına çıktığını belirtiyorlar.
Çalışmada Yapay Zeka Kullanıldı
American Journal of Psychiatry’de yayınlanan ve amneziyi ve çocuğa şiddetli kötü muamele sonucunda sıklıkla meydana geldiği söylenen diğer dissosiyatif belirtileri incelemek için manyetik rezonans görüntüleme (MR) yöntemini kullanan yeni bir çalışma, travma terapistlerinin iddialarını destekleyen önemli bir bilimsel kanıtı vurguluyor.
McLean Hastanesi’nde görev yapan araştırmacılardan Milissa Kaufman, çalışmanın travma yaşamış insanlardaki amnezi gibi dissosiyatif belirtilerin nörolojik bir dayanağı olduğunu gösterdiğini söylüyor.
Kaufman ve meslektaşları, dissosiyatif belirtilerin açıklamasını yapabilecek çeşitli beyin ağları arasındaki bağlantıların bir modelini geliştirmek için yapay zekayı kullandılar. Araştırmacılar travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konmuş, çocukluk döneminde kötü muamele hikayesine sahip 65 kadının MR verilerini ve onların yaygın olarak kullanılan bir dissosiyatif belirtiler listesi üzerindeki skorlarını bilgisayara girdiler.
Araştırmacılar şiddetli dissosiyatif belirtilerin, büyük ihtimalle aynı anda aktif olan iki spesifik beyin ağı arasındaki bağlantıları içerdiğini buldular. Bunlar zihin rahatken devreye giren ve geçmişi hatırlamakla ve geleceği hayal etmekle ilgili olan varsayılan mod ağı ve problem çözmeyle ilişkili olan frontoparyetal kontrol ağıydı.
Kaufman klinisyenler hastalarındaki dissosiyatif belirtilerin şiddetini değerlendirmek için beyin bağlantısallığını bir teşhis aracı olarak kullanmaya başlayabilmeden önce ilave araştırmaların yapılması gerektiğini söylüyor.
Orijinal makale: Scientific American