Montreal Üniversitesi’nde görevli astronomlar, dev ötegezegen WASP-107b’nin çekirdek kütlesinin, Jüpiter ve Satürn gibi dev gezegenleri çevreleyen gazları oluşturmak için gerekli olduğu düşünülenden çok daha düşük olduğunu buldular.
Doktora öğrencisi Caroline Piaulet tarafından yapılan bu merak uyandırıcı keşif, gaz devi gezegenlerin önceden sanılandan çok daha kolay bir şekilde oluştuğunu işaret ediyor.
2017 yılında keşfedilen WASP-107b yıldızına çok yakın olan bir gezegen. Jüpiter kadar büyük ama ondan 10 kat daha hafif olan bu gezegen, bilinen en düşük yoğunluklu ötegezegenlerden biri.
Astronomical Journal’da yayınlanan çalışmada, Piaulet ve ekibi WASP-107b’nin kütlesinin Jüpiter’inkinin yaklaşık onda biri kadar olduğu sonucuna vardılar. Ardından gezegenin en muhtemel iç yapısını belirlemek için bir analiz yaptılar ve şaşırtıcı bir sonuca ulaştılar: bu kadar düşük bir yoğunluğa sahip olan bu gezegenin, Dünya’nın kütlesinin dört katından daha fazla olmayan katı bir çekirdeği olması gerekiyordu. Bu, gezegenin kütlesinin yüzde 85’inden fazlasının, bu çekirdeği çevreleyen kalın gaz katmanına dahil olduğu anlamına geliyor.
Araştırmacılar bu kadar düşük yoğunluğa sahip bir gezegenin nasıl oluştuğu gibi soruların, kendilerini daha kapsamlı analizler yapmaya motive ettiğini söylüyorlar.
Yıldızdan Uzakta Oluşmuş Olabilir
McGill Üniversitesi’nde bir profesör olarak görev yapan Eve Lee, “Bu konudaki en mantıklı senaryo, gezegenin yıldızdan uzakta; diskteki gazın gaz birikiminin çok hızlı bir şekilde gerçekleşebileceği kadar soğuk olduğu bir yerde oluşmuş olması. Gezegen sonradan da, ya diskle ya da sistemdeki diğer gezegenlerle olan etkileşimler yoluyla şimdiki pozisyonuna geçebildi,” diyor.
Araştırmacılar yaptıkları çalışmada, aynı zamanda ikinci bir gezegenin varlığını da keşfettiler. Jüpiter’in kütlesinin yaklaşık üçte birine sahip olan WASP-107c isimli bu gezegen, merkezdeki yıldızdan çok daha uzakta bulunuyor.
WASP-107b hakkında daha birçok gizem var. Gezegenin atmosferi üzerinde Hubble Uzay Teleskobuyla yapılan ve 2018’de yayınlanan çalışmalar, gezegenin çok az metan içerdiğini ortaya koydu.
Bu durumun tuhaf olduğunu ve bu tür bir gezegende metanın bol olması gerektiğini söyleyen Piaulet, şimdi sonuçları nasıl etkileyeceğini görmek ve metanın yok olmasını hangi mekanizmaların açıklayabileceğini incelemek için Hubble’ın gözlemlerini gezegenin yeni kütlesiyle yeniden analiz etmekte olduklarını belirtiyor.
Orijinal makale: Science Daily
