Kuantum mekaniğinin tuhaf yönlerinden biri, yine aynı tuhaflıkta bir fikirle açıklanabilir – nedensellik, zamanda ileri gidebildiği gibi, geriye doğru da gidebilir.
Einstein’ın, uzaktan bakıldığında “ürkütücü” bir eylem olarak adlandırdığı şey, teorik olarak yarın yiyeceğimizi düşündüğümüz kötü bir öğle yemeği yüzünden, şimdiden mide ağrısı çekmemize neden olan geçmişe yönelik nedensellik olgusunun bir kanıtı olabilir. ABD’li ve Kanada’lı iki fizikçi, kuantum teorisindeki bazı temel varsayımları daha yakından incelediler ve zamanın belirli yöne bir doğru nasıl ilerlediğini keşfederlerse, belirli bir parçacık ölçümünün zamanın ilerisine doğru olduğu kadar, gerisine doğru da yankılanabileceğine karar verdiler.
Olasılıklar ve Kuantum
Hepimiz kuantum mekaniğinin biraz tuhaf olduğunun farkındayız. Ve bu tuhaflığın bir kısmı, temel anlamda, parçacıkların bir masada yuvarlanan sert bilardo topları gibi hareket etmediği, tam aksine, odanın etrafında devamlı yer değiştirenbir toz bulutu gibi davrandıkları gerçeğine dayanıyor.
Biz parçacıkları ölçmeye çalıştığımız zaman, bu toz bulutu keskin bir odak haline geliyor. Yani tıpkı bilardo oyununda olduğu gibi, beyaz topu sadece köşedeki cepte siyah bir topla çarpıştığı zaman görebiliriz. Ve siyah toplara çarpan bu beyaz toplar asla her cebe girmez.
Fizikçiler arasında, bu olasılık bulutunun gerçek bir şeyi temsil edip etmediği ya da sadece kabul edilebilir uygunlukta bir temsil olup olmadığı konusunda bir tartışma vardır.
Huw Price adında bir fizikçi, 2012 yılında, kuantum hallerinin arkasındaki garip olasılıklar gerçek bir şeyi yansıtıyorsa ve zamanın belli bir yöne doğru akışının kısıtlanmaması halinde, bu olasılıklar bulutundaki siyah topun teorik olarak o cepten dışarı atılabileceğini ve beyaz topa çarpabileceğini iddia etti.
Price, çoğu fizikçinin düşüncelerini özetlemek adına, “Eleştirmenler, klasik fizikte tam bir zaman simetrisi olduğuna itiraz ediyorlar, ama görünürde geçmişe dönük bir nedensellik yok. Kuantum dünyası neden farklı olsun?” yorumunda bulundu.
Kaliforniya’daki Chapman Üniversitesi’nden Matthew S. Leifer ve Ontario’daki Çevre Teorisi Fizik Enstitüsü’nden Matthew F. Pusey ise, zaman konusunda kuantum dünyasının farklı olup olamayacağını merak etti.
İkili, Price’ın bazı varsayımlarını değiştirdi ve Bell Teoremi olarak adlandırdıkları yeni modellerine uyguladı. Bu teorem, uzun vadede tüm bu “korkunç” eylem için çok önemli bir şeydi.
Bell Teoremi
John Stewart Bell, kuantum mekaniğinde meydana gelen garip şeylerin, yakınlarda gerçekleşen eylemlerle açıklanamayacağını söylemişti. Temel düzeyde, evren rastgele bir düzene sahipti.
Peki ya başka bir yerde gerçekleşen eylemler … ya da başka bir zamanda? Einstein’ın “ürkütücü” olarak adlandırması gibi, bir şey söz konusu olasılık bulutuna hiç temas etmeden etki edebilir mi?
Eğer iki parçacık uzayda bir noktada bağlanırsa, evrenin içinde bulunduğu yere bakılmaksızın, birinin bir özelliğini ölçmek, diğerinin değerini anında belirler.
Bu ‘bağlantı’, bir şekilde yerel düzeyde gerçekten etkileşimde olduklarını gösterecek boşlukları ortadan kaldırarak, her türlü mesafeye rağmen, Bell’in teoreminin ışığı altında defalarca test edildi.
Tahmin edebileceğiniz gibi, evren hala oldukça ürkütücü görünüyordu. Fakat nedensellik geriye doğru ilerletildiğinde bu durum, bir parçacığın, eşini de etkileyerek ölçme eylemini zaman içinde geri taşıyabileceği anlamına geliyordu. Bunun için ışık hızını aşan mesajlara gerek yoktu. Bu hipotez, Leifer ve Pusey’e ait.
Leifer, Lisa Zyga’ya Phys.org’da yaptığı açıklamada “Bu düşüncenin peşinde koşmaya değer olduğunu düşünen küçük bir grup fizikçi ve filozof var,” dedi.
Araştırmacılar, birkaç temel varsayımı yeniden formüllendirerek, mekanın zamana göre değiştirildiği Bell teoremine dayanan bir model geliştirdiler. Varsayımlarına göre, zamanın daima öne çıkmasını gerektiren bir neden göstermedikçe, sürekli bazı çelişkilerle karşılaşacağız.
Geçmişe Yolculuk Yapılabilir mi?
Söylemeye gerek yok, geçmişe dönük nedensellik fikri aklın sınırlarını aşan bir fikirdir. Henüz bu konuda genel olarak ortak bir görüşe varılamamıştır. Şu anda bu düşünce sadece bir fikirden ibarettir. Bu yüzden diğer fizikçilerin konuya şüpheci yaklaşmaları doğal bir durumdur. Bu fikrin doğruluk payının olup olmadığını ortaya çıkarmak ise fizik uzmanlarının vazifesidir.
Şunu akıldan çıkarmamak lazım. Bu tür geriye dönük zaman yolculuğu, zaman içinde geriye gitmemize veya şu anda mevcut olanı bilinçli olarak değiştirmemize izin verecek türden bir şey değildir. Gelecekteki bilim adamları da bunu yapamayacaklar.
Her halükarda, zamanın geriye doğru akarak başka bir şeyleri tetikliyor olması fikri cazip bir şey olmayabilir. Fakat şunu kabul etmeliyiz ki iç içe geçmiş zaman kavramı gibi mahiyeti tam olarak bilinemeyen olaylara dair hemen hemen her türlü açıklama akla çılgınca gelecektir.
Bu araştırma Proceedings of The Royal Society A. ‘da yayınlanmıştır.
Kaynak: Science Alert