Bildiğimiz gibi bazı insanlar ışığa baktıklarında hapşırırlar. Çoğu zaman karanlık bir ortamdan güneşe çıktıklarında gerçekleşir. 1964’te doktor Henry Everett bu sendroma Işık Hapşırma Refleksi (Photic Sneeze Reflex) adını vermiş ve Nöroloji dergisine bu konuda bir makale yazmıştı. Everett dünya nüfusunun %17 ila %35’inin bu sendromdan etkilendiğini tahmin ediyordu. 1980’lerde bu özelliğin otozomal dominant olduğu açıklandı. Bu demek oluyor ki bu özelliğe sahip olmak için ebeveynlerinizin birinden bu geni almanız yeterli oluyor. Bilimsel literatürde ACHOO sendromu olarak adlandırıldı.(Autosomal-dominant Compelling Helio-Ophthalmic Outbursts)
2010’da Nicholas Eriksson öncülüğünde bir grup genetikçi, ikinci kromozom üzerinde bu refleksten sorumlu olabilecek iki adet tek nükleotid polimorfizm (SNP) tespit etti.(rs10427255 ve rs11856995) SNP’ler insanın genetik diziniminde tek harfteki değişikliğe işaret ediyordu. 10 bin insan internet üzerinden Işık Hapşırma Refleksine sahip olup olmadıklarını belirtti. Sonra onların DNA’ları analiz edildi ve gruplar karşılaştırıldı. Işık Hapşırma Refleksine sahip olanların ortak noktası DNA’daki bu harf değişikliğiydi: ilgili nükleotid C iken, olmayanlarda bu bölüm T ile kodlanmıştı.
Aristo da Işıkta Hapşırıyordu
Işık hapşırma refleksi yüzyıllar boyunca sorgulandı. Yunan filozof Aristo bu etkiyi dillendiren ilk insanlardandı. Problemler (The Book of Problems) kitabında ”Güneş neden hapşırtıyor?” diye sormuştu. Hipotezi, güneş ışığı burnunuzun içinde terlemeye neden oluyor ve nemden kurtulmak için hapşırıyordunuz.
17. Yüzyılda İngiliz filozof Francis Bacon bunun mümkün olmadığını gösterdi çünkü gözler kapatılıp güneşe dönüldüğünde herhangi bir ışık hapşırma refleksi deneyimlenmiyordu. Bacon’ın açıklaması ise gözün nemlenmesiydi. Daha sonra bu gözyaşı burna doğru akıp gıdıklanmaya sebep oluyordu ve hapşırtıyordu.
Ancak Bacon’un açıklamasında da sorunlar vardı. Çünkü günümüzde gözyaşı salgılanmasının, ışık hapşırık refleksinden çok daha yavaş bir süreç olduğu biliniyor. Dolayısıyla sebep bu olamaz.
Işık Hapşırma Refleksinin asıl sebebi ve fizyolojik mekanizması hakkında günümüzde bir çok tartışma vardır. Bilimsel dikkatler Henry Everett’in 1964’de yayınladığı hipotez üstünde yoğunlaşmıştır. Everett bu sendromun insan sinir sistemi ile bağlantılı olduğunu ve muhtemelen sinir sinyallerindeki bir karışıklıktan kaynaklandığını öne sürer.
Trigeminal Sinir
Şu anki en iyi kuram, en büyük kafa siniri olan trigeminal siniri (nervus trigeminus) gösteriyor. Bu sinir yüzünüzden gelen tüm duysal uyarıyı beyin sapına taşır. İsminden de anlaşılacağı üzere 3 dalı vardır. Dallardan biri gözünüzden gelen uyarıları (V1), diğeri burnunuzdan gelen uyarıları (V2) alır. Trigeminal sinirin oftalmik dalının uyarılması maksiller dalın uyarılabilirliğini artırabilir. Bu da sizi biraz gıdıklayıp hapşırmanıza neden olur.
Kaynak ve İleri Okuma:
Eriksson N, Macpherson JM, Tung JY, Hon LS, Naughton B, Saxonov S, Avey L, Wojcicki A, Pe’er I, Mountain J (2010). Gibson, Greg, ed. “Web-Based, Participant-Driven Studies Yield Novel Genetic Associations for Common Traits” http://journals.plos.org/plosgenetics/article?id=10.1371/journal.pgen.1000993
Abramson DC (1995). “Sudden Unexpected Sneezing During The Insertion Of Peribulbar Block Under Propofol Sedation”. Canadian Journal of Anesthesia. 42 (8): 740–743. https://link.springer.com/article/10.1007%2FBF03012675
http://www.bbc.com/future/story/20150623-why-looking-at-the-light-makes-us-sneeze