İşverenlerin çalışanlarının iş saatleri dışında da e-postalarını kontrol etmelerini beklemesi, sadece çalışanların değil, onların ailelerinin de sağlıklarına zarar veriyor.
Virginia Tech Üniversitesi’nde görev yapan William Becker’ın ortak yazarı olduğu yeni bir çalışmaya göre, işverenlerin bu tip beklentileri çalışanlarda anksiyeteye yol açıyor ve hem çalışanların hem de onların ailelerinin sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yapıyor.
Yapılan başka çalışmalar da artan iş taleplerinin neden olduğu stresin, çalışanlar eve iş getirmek gibi nedenlerle evdeki rollerini yerine getiremediğinde aile ilişkilerinde gerginlik ve çatışmalara yol açtığını ortaya koymuştu.
Ancak yapılan bu yeni çalışmaya göre, çalışanların bu zararlı etkileri deneyimlemesi için iş saatleri dışında gerçekten de iş üzerinde zaman harcaması gerekmiyor. Çalışanlar iş saatleri dışında işle ilgilenmese bile, sadece onlardan iş için müsait ve hazır durumda olmalarının beklenmesi dahi onlar ve eşleri arasındaki gerginliği artırıyor.
Becker, “Bizim çalışmamız gerçeği açığa çıkarıyor: ‘esnek çalışma sınırları’ genellikle ‘sınırsız çalışmaya’ dönüyor ve çalışanların ve ailelerinin sağlıklarını tehlikeye atıyor,” diyor.
İşverenler Bu Zararları Azaltmak İçin Neler Yapabilir?
Becker, iş saatleri dışında elektronik iletişim beklentisini azaltan ofis politikalarının ideal olacağını söylüyor. Ancak bu bir seçenek olmadığında, çalışanların iş dışı saatlerde e-postaları cevaplamak için müsait oldukları zamanlara göre bir program oluşturmak bir çözüm olabilir.
Buna ek olarak, kurumsal beklentiler de açıkça ifade edilmeli. Becker, “Eğer bir iş pozisyonu e-posta iletişimi için sürekli müsait olmayı gerektiriyorsa, bu iş sorumlulukları tanımlanırken resmen belirtilmeli,” diyor. Bu sorumlulukları önceden bilmek, çalışanların yaşayacağı anksiyeteyi azaltabilir ve aile üyelerinin duruma daha fazla anlayış göstermesini sağlayabilir.
Çalışanlar Bu Zararları Azaltmak İçin Neler Yapabilir?
Becker’a göre, çalışanlar anksiyeteyi azalttığı gösterilmiş olan bilinçli farkındalığı (mindfulness) hayatlarında uygulamaya koymayı düşünebilir. Bilinçli farkındalık sayesinde çalışanlar aile etkileşimlerinde “mevcut” olabilirler ve bu da çatışmaları azaltabilir ve ilişkileri geliştirebilir.
Becker, “Bizim ortaya koyduğumuz çalışanların ailelerinin de bu iş beklentilerinden etkilendiği bulgusu göz önüne alındığında, bu beklentileri yönetmek için çabalamak şu anda hiç olmadığı kadar büyük önem taşıyor,” diyor.