Kolunu ya da bacağını kaybeden insanlar sık sık bu eksik organlarını sanki varmış gibi hissederler. Bu hayalet organ hissinden kaynaklanan acıyı tedavi etmek halen çok zor. 1866’da, zamanının en meşhur nörologlarından olan Weir Mitchell, hayalet organlarla ilgili ilk yazısını bilimsel bir dergide değil de anonim olarak yazılan bir kısa hikâye olan Atlantic Monthly’de yayınladı. Hikayesinde, baş karakter George Dedlow, iç savaş sırasında bir kolunu, ampüte edilmesi gerektiği için kaybeder. Daha sonra gözünü hastanede açar ve kendisinden habersizce, iki bacağının da ampüte edildiğini farkeder.
“Aniden sol bacağımda keskin bir kramp hissettim. Tek kolumla… dokunmak istedim, fakat çok zayıf düştüğüm için bir hasta bakıcı çağırdım:
-Sol baldırımı ovar mısın…. Rica etsem…
-Baldır mı? Sizin baldırınız yok bayım… Ameliyatla alındı.”
Bazı tarihçiler Mitchell’ın, kendi meslektaşlarının hayalet organ konusundaki tepkilerini ölçmek için Atlantic’i bir test yöntemi olarak kullandığını, bu yüzden bu konuya ilk kez burada değindiğini düşündüler. Mitchell, ampüte kolların ya da bacakların, vücuttan ayrıldıktan sonra bile hissedilebileceğine inanılmayacağından korkuyordu.
Aslında hayalet organ fenomeni oldukça yaygın bir durum. Bu görünmeyen uzuvlarda korkunç ağrılar olduğundan bahsediliyor. Fakat organların ne hayalet olarak hissedilmesi ne de çekilen ağrının sebebi tam olarak anlaşılmıyor. Bu konu aynı zamanda çağdaş psikolojinin ve nörobilimin konuyla ilgili varsayımları ise pek çok soru işareti oluşturuyor.
Bu hayalet organların en olağanüstü özelliği, sahiplerine verdikleri gerçeklik hissi. Kuvvetli duyusal kaliteleri ve -özellikle ilk başlarda- belirgin şekilde sanki varmışçasına yerlerini hissettirmeleri, bu organların hasta tarafından hala varmış ve gerçekmiş gibi algılanmasına sebep oluyor. Öyle ki, bacağı ampüte edilen bir hasta, bu yanılgıdan dolayı yataktan doğrulup yere basmayı deneyebiliyor, eli ampüte edilmiş bir hasta da ise hayalet eliyle bir bardağı kaldırmaya çalışabiliyor.
Aslında bu hayalet organ gerçek organdan daha fazla kendini hissettiriyor; özellikle de ağrıyınca.
Pek çok vakada, birey otururken ya da ayakta dururken, hayalet bir kol, kişinin tam yanında aşağı doğru sarkar vaziyetteymiş gibi hissediliyor. Aynı zamanda yürürken de diğer gerçek organlarla harika bir şekilde senkronize oluyor ve normal bir uzuv gibi davranıyor. Benzer şekilde, sahibi otururken, hayalet bir bacak aşağı doğru bükülüyor, kişi uzandığı zaman tıpkı gerçek bir bacakmışçasına kendini gerip uzatıyor, ve ayakta dururken de tıpkı diğer bacak gibi dikiliyor.
Bazen de ampüte bireyler, bu hayalet organlarının garip bir pozisyonda takılı kaldığını söylüyorlar. Bir adam, hayalet kolunun vücudunun sağ köşesinden, tam omuzundan ileriye doğru dimdik uzadığını ifade etti. Bu nedenle ne zaman kapı aralıklarından geçse, kolunu çarpmamak için yan tarafına doğru döndüğünü, duvarlara çarpmamaya çalıştığını söyledi. Hayalet kolunun sırt tarafından dışarı doğru uzandığını iddia eden başka bir adam ise daima yüz üstü ya da yan uyumak zorunda olduğunu, sırt üstü yatmaya çalıştığında kolunun kendisine engel olduğunu belirtti.
Tüyler ürpertici hayalet gerçekliği aslında ampütasyondan önce vücuttan ayrılacak olan organı taklit eden duyular ve algılar tarafından kuvvetlendiriliyor. Örneğin, bir insan ampüte edilmiş ayağında daha önceden oluşmuş ağrılı bir yarayı ya da yangılı bir ayak nasırını veya artık sahip olmadığı parmağındaki yüzüğün sıkılığını, hayalet uzvunda hala aynı gerçeklikle hissedebilir. Hayalet uzvun gerçekliği, takma kol ya da bacakla daha da pekişir; hayalet uzuv protezin içini doldurur; tıpkı bir elin eldivenin içini tamamen kaplaması gibi.
Bu gerçeklik hissiyatı, hayalet uzvun sahip olabileceği çeşitli duyular tarafından da güçlenir. Basınç, sıcaklık ve pek çok farklı türden ağrı yaygın olarak görülür. Hayalet bir uzuv ıslaklığı (protez ayağın çamurlu suya bastığı görüldüğü için) hissedebilir. Ya da kaşınabilir. Hatta kişi, bu hayaletin gıdıklandığını ya da terlediğini dahi hissedebilir.
Doğal olarak, ampüte bireylerin %70’inin çektikleri hayalet organlarındaki tüm hisler ve ağrılar, en korkunç ve en rahatsız edici olanlardır. Genelde yanma ya da kramp şeklinde hissedilirler ve bu hisler sabredilebilir bir durumdan dayanılmaz ağrılar boyutuna kadar varabilir. Genellikle ampütasyondan sonra kısa bir süre devam ederler fakat bazılarında bu durum haftalar, aylar hatta yıllarca sürer. Ampüte ellerle ilgili tipik şikâyet, bir elin baş parmağını avcunun içine alarak sıkı bir yumruk olması ile ilgilidir. El öyle sıkıdır ki artık yumruk şeklinde durmaktan yorulmuştur ve acıyordur. Bacaklardaki rahatsızlık ise baldırda hissedilen kramp şeklindedir.
Hayalet uzuvlar sadece ampütasyon sonrası oluşmazlar. Bazı kazalarda, özellikle motor kazalarında sürücü motordan düştüğünde kaldırıma çarparsa, omuzu ileriye doğru çok sert şekilde burkulur, bu nedenle kolun tüm sinirleri omurilikten koparak ayrılır ve “brakiyal pleksus avülsiyon olarak bilinen durum meydana gelmiş olur. Sonuç olarak da hayalet uzuv işlevsiz gerçek kolun yerini alır. Eğer kaza sırasında kurbanın gözleri kapalıysa, gerçek kol başkası tarafından hareket ettirildiğinde bile hayalet kol sabit kalacaktır. Etten kemikten olan kol uyarılmalara tepki vermese bile, hayalet kol o acıyı ve ağrıyı şiddetli şekilde çekecektir. Ne yazık ki doğru kolun cerrahi yöntemlerle alınması dahi ne hayalet ne de ağrı üzerinde etki etmemektedir.
Benzer şekilde, paraplejikler; yani belden aşağısı felçli olan insanlarda genital uzuvlar da dahil olmak üzere, vücutlarının alt kısımlarındaki bölgelerinde hayalet uzuv semptomları görülmektedir.
Kazadan hemen sonra hayalet, gerçek vücuttan ayrışmış olabilir. Örneğin, bir kişi kaza geçirdiğinde, halen yol üzerinde uzandığını görse dahi, bacaklarının, göğüs kafesinin ya da başının doğrulmuş olduğunu hissedebilir. Daha sonradan hayaletler vücutla koordineli şekilde hareket eder, en azından kişinin gözleri açık iken. Bazen hastaların gerçek bacakları hareketsiz şekilde yatakta uzansa dahi, bazı paraplejikler, bacaklarının devamlı pedal çevirme hareketi yaptığından ve bunun acı veren bir tükenmişliğe sebep olduğundan şikâyet ederler. Doğum sırasında spinal blok uygulaması gibi omuriliği anestezi ile uyuşturulan hastalar tarafından da hayalet uzuvlar rapor edilmiştir.
Uzmanlara göre hayalet uzuv fenomeni medikal bir müdahaleden daha fazlasını gerektiren bir durum. Bazen görsel ya da işitsel hayalet algılar söz konusu olduğunda bu durumu sadece tıbbi açıdan değerlendirmenin yanı sıra psikolojik açıdan da incelemek gerektiği ifade ediliyor.
KAYNAK: American Mind