Psikolojik Bilimler Derneği dergisinde yayınlanan bulgulara göre, belli bir andaki duygusal durumumuz, gördüklerimizi etkileyebilir. Yapılan iki deneyde araştırmacılar, katılımcıların nötr bir yüz resmi ile görünmeyen pozitif bir resmin eşleştirilmesi sonucu, nötr resmin daha fazla gülümsediği şeklinde algıladıklarını tespit ettiler.
San Francisco California Üniversitesi’nden psikoloji uzmanı Erika Siegel ve çalışmanın ortak yazarları, araştırmaların, insanların aktif algılayıcılar olduklarını gösterdiğini ifade ettiler.
Araştırmacılar, “Dünyadaki bilgileri pasif bir şekilde tespit etmiyoruz; ona tepki veriyoruz – dünya algımızı kendi deneyimlerimizin mimarları olarak kuruyoruz. Duygusal algılarımız yaşadığımız deneyimin önemli bir belirleyicisidir. Yani, dünyayı yalnızca dışsal duyularımızla tanımadık – iyi ya da kötü hissetmediğimizde dünyayı farklı görüyoruz.” açıklamasını yaptılar.
Önceki çalışmalarda Siegel ve meslektaşları, insanların duygusal durumlarını bilinçli farkındalık dışında etkilemenin, nötr yüzlerin ilk izlenimlerini değiştirdiğini, yüzlerin daha az sempatik ya da daha az güvenilir görünmesini sağladığını buldu. Bu araştırmada, insanların farkındalık dışındaki duygusal durumlarını değiştirmenin nötr yüzleri algılama şekillerini gerçekten değiştirip değiştiremeyeceğini görmek istediler.
Araştırmacılar, “sürekli flaş karartma” adı verilen bir teknik kullanarak, katılımcılara, onlara farkettirmeden çeşitli uyaranlar verdiler. 43 katılımcının olduğu bir deneyde, pikselli bir görüntü ve nötr bir yüz arasında değişen, gönüllünün baskın olan görme noktasına sunulan bir dizi yanıp sönen görüntü vardı. Aynı zamanda, zayıf görme noktalarına da düşük kontrastlı, gülümseyen, çatık kaşlı ya da nötr bir yüz ifadesi sunuldu – tipik olarak, bu görüntü baskın göze sunulan uyaran tarafından bastırılacaktı ve katılımcılar bu ikincil görüntüyü farketmeyeceklerdi.
Her bir denemenin sonunda, beş adet yüz ifadesinin olduğu bir set ortaya çıktı ve katılımcılar, deneme sırasında gördükleri yüzle en iyi eşleşenleri seçtiler.
Katılımcıların baskın olan gözlerine sunulan yüz daima nötrdü. Ancak, farkındalıklarının dışında sunulan nötr ya da kaşları çatık görüntülerin aksine, bireyler, en iyi eşleşme olarak daha fazla gülümseyen yüzleri seçiyorlardı..
İkinci deneyde, araştırmacılar, katılımcıların bastırılmış yüzün yönünü tahmin etmelerini istemek için nesnel bir farkındalık ölçütü eklediler. Yönlendirmeyi daha iyi tahmin edenler, sonraki analizlere dahil edilmedi. Yine, sonuçlar, görünmeyen olumlu yüzlerin katılımcıların görünür nötr yüz algısını değiştirdiğini gösterdi.
Araştırmacılar, çalışmaların genellikle olumsuz uyaranların davranış ve karar verme üzerinde daha fazla etkiye sahip olduğunu gösterdiğinden, bu araştırmada olumlu yüzlerin güçlü etkisinin ilgi çekici ve gelecekteki keşifler için ilginç bir alan olduğunu belirtiyorlar.
Siegel ve meslektaşları, bulgularının, gündelik sosyal etkileşimlerden, yargıçların veya jüri üyelerinin sanığın pişmanlık duyup duymadığını değerlendirmek gibi daha ciddi sonuçları olan durumlara kadar uzanan, gerçek dünyada önemli etkilere sahip olabileceğini ifade ettiler.
Sonuç olarak, bu deneyler, gördüğümüz şeyin dünyanın doğrudan bir yansıması olmadığını, dünyanın duygusal deneyimlerimiz tarafından beslenen zihinsel bir temsili olduğuna dair daha fazla kanıt sağlamaktadır.
Kaynak: Science Daily