Bugün Dünya’da yaklaşık 8 milyar insan yaşıyor, ancak gezegenimiz her zaman bu kadar kalabalık değildi.
Yaklaşık 300.000 yıl önce, Homo sapiens muhtemelen ilk ortaya çıktığında, toplam nüfusumuz 100 ila 10.000 kişi kadarcıktı. Rockefeller Üniversitesi ve New York’taki Columbia Üniversitesi Nüfus Laboratuvarı başkanı Joel E. Cohen’e göre, başlangıçta o kadar az insan vardı ki, insan nüfusunun iki katına çıkması yaklaşık 35.000 yıl aldı. 15.000 ila 10.000 yıl önce tarımın icadından sonra, Dünya’da 1 milyon ila 10 milyon birey varken, insan nüfusunun ikiye katlanması 1.500 yıl aldı. 16. yüzyıla gelindiğinde, nüfusun ikiye katlanması için gereken süre 300 yıla düştü. Ve 19. yüzyılın başında, sadece 130 yıl yetti.
1930’dan 1974’e kadar, Dünya’nın nüfusu sadece 44 yılda tekrar ikiye katlandı. Ancak insan nüfusunun bu hızla artmaya devam etmesi bekleniyor mu? Ve gezegenimizin kaç insana yeteceği konusunda bir üst sınır var mı?
Mühendisler başlangıçta bir geminin ne kadar yük taşıyabileceğini tanımlamak için “taşıma kapasitesi” terimini kullandılar. Cohen, bir habitat içinde, doğum ve ölüm oranları eşitse bir popülasyonun sabit kalacağını söylüyor. Ancak kirlilik veya hastalık gibi çevresel değişiklikler, bir habitatın taşıma kapasitesini artırabilir veya azaltabilir. Cohen’in açıkladığı gibi, insan nüfusu söz konusu olduğunda, “taşıma kapasitesi hem doğal kısıtlamalara hem de insan tercihlerine bağlıdır.” Örneğin, doğal kısıtlamalar arasında gıda kıtlığı ve yaşanamaz ortamlar yer alır. İnsan seçimleri, doğum oranları, ortalama yaşam süreleri ve göçlerin yanı sıra, ürünleri nasıl ürettiğimiz ve tükettiğimiz gibi ekonomi ve kültür arasındaki etkileşimleri içerir.
Dünya çapındaki birçok düşük gelirli ülkede yüksek doğum oranları ve geniş aile büyüklükleri var, aynı zamanda bebek ölüm oranları yüksek ve yaşam beklentisi de düşük. Ancak Gerland, “Gittikçe daha fazla ülke, belirli bir sosyoekonomik kültürel gelişme aşamasına ulaştıklarında, [çift başına] veya daha az sayıda yaklaşık iki çocuğa yaklaşma eğiliminde” dedi.
Küresel nüfus artışı 1960’larda zirve yaptı ve o zamandan beri yavaşlıyor. BM Nüfus Bölümü’ne göre 1950’de kadın başına ortalama doğum oranı 5.05 çocuktu. 2020 yılında ise kadın başına 2,44 çocuğa düşmüştür.
Gerland’ın açıkladığı gibi, “Şu anda bilimsel fikir birliği, dünya nüfusunun bu yüzyılda bir süre sonra zirveye ulaşacağı yönünde. Dünya nüfusunun 2080’lerde 10,4 milyar kişiye ulaşacağı ve 2100’e kadar orada kalacağı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Bölümü Ama Gerland, demografların geleceğe daha fazla baktıkça tahminlerinin daha spekülatif ve belirsiz hale geldiğini vurguladı.
Dünyanın destekleyebileceği insan sayısı sabit bir rakam değil. İnsanların doğal kaynakları üretme ve tüketme şekli, çevremizin gelecekteki popülasyonları nasıl sürdürebileceğini etkiler. Gerland’ın dediği gibi, “Konu taşıma kapasitesine gelince, mesele üretim tarzı, tüketim tarzı, kimin neye ve nasıl eriştiği meselesidir.”
Başka bir deyişle, Dünya’nın kaç insanı destekleyebileceği konusunda bir üst sınır olabilir, ancak bu rakamın tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Kaynaklarımızı nasıl ürettiğimize, tükettiğimize ve yönettiğimize göre değişir. Cohen’e göre, Dünya gezegeninin kaç kişiye yeteceğini etkilemek istiyorsak, “kaç kişinin dört tekerlekli Jaguar istediğine ve kaçının dört ayaklı jaguar istediğine” karar vermemiz gerekecek.