Hamile kadınlar daha ağır covid-19 vakaları geliştirmek konusunda özellikle savunmasız olabilirler ama onların SARS-CoV-2 virüsüne olan bağışıklık tepkileri veya bunun onların çocuklarını nasıl etkileyebileceği hakkında az şey biliniyor.
Massachusetts Genel Hastanesi’nden bir grup araştırmacı liderliğinde yapılan ve JAMA Network Open’da yayınlanan bir çalışma, bu kadınlara ve onların yenidoğanlarına sağlanan bakımın iyileştirilmesine yardımcı olabilecek yeni bilgiler ortaya koyuyor.
Çalışma 2 Nisan ve 13 Haziran 2020 tarihleri arasında Boston’daki üç hastanede bakım gören ve üçüncü üç aylık döneminde olan 127 hamile kadını içerdi. Araştırmacılar, virüs solunum sistemlerinde tespit edilmesine rağmen, SARS-CoV-2 testi pozitif çıkan 64 kadındaki anne kanında ya da kordon kanında virüs tespit etmediler. Ayrıca, plasentalarda da virüse dair herhangi bir iz yoktu ve virüsün yenidoğanlara geçtiğine dair bir kanıt da bulunmadı.
Araştırmacılar virüsün fetüse geçmesinin engellenmesinin nedeninin hem annelerin kanında virüs olmaması hem de SARS-CoV-2’nin hücrelere girmek için kullandığı başlıca moleküllerin (ACE2 reseptörü ve TMPRSS2 enzimi) genellikle plasentada fiziksel olarak bir arada bulunmaması olduğundan şüpheleniyorlar.
Anneden Yenidoğana Transfer Edilen SARS-CoV-2 Antikorlarının İnfluenza Antikorlarından Önemli Ölçüde Daha Az Olduğu Bulundu
Çalışmada ayrıca, virüs testi pozitif çıkan kadınların çoğunun SARS-CoV-2 proteinlerine karşı antikor tepkileri geliştirdiği ama anneden yenidoğana plasenta yoluyla transfer edilen SARS-CoV-2 antikorlarının influenza antikorlarından önemli ölçüde daha az olduğu da bulundu.
Araştırmacılar elde ettikleri bulguların annelere aşı uygulaması konusu için bazı çıkarımlar sağladığını ve özellikle de hamile kadınların aşı uygulamaları için göz önüne alınması gereken önemli bir popülasyon olduğunu vurguladığını belirtiyorlar. Bulgular aynı zamanda, annelerde ve yenidoğanlarda bağışıklığı en iyi şekilde desteklemek adına en iyi aşı uygulaması zamanlaması konusuna ilişkin bazı soruları da gündeme getiriyor.
Fetüse olan transplasental antikor transferinin normalde üçüncü üç aylık dönemde en yüksek seviyede olduğunu belirten araştırmacılar, bu sebeple SARS-CoV-2 antikorlarının transferinin influenza antikorlarına göre önemli ölçüde daha az olduğunu görmenin beklenmedik bir durum olduğunu söylüyorlar.
Araştırmacılara göre, üçüncü üç aylık dönemdeki enfeksiyon sonrasında gerçekleşen bu yetersiz SARS-CoV-2 antikoru transferinin altında yatan mekanizmaları ve aşının ürettiği antikorların virüsün meydana getirdiği gerçek enfeksiyonda oluşanlarla aynı mı, yoksa farklı özelliklere mi sahip olduğunu anlamak ileriki araştırmalar için kritik önemde olacak.
Orijinal makale: The Harvard Gazette