Bir tür semender olan aksolotl adı verilen sevimli hayvanların, kopan uzuvlarını yeniden üretmek konusunda inanılmaz bir becerisi bulunuyor. Eğer bir aksolotl bir uzvunu kaybederse, yerine ürettiği uzuv tam da olması gereken yerde ve olması gereken boyutta oluyor. Ve bu sadece kollar ve bacaklar için de geçerli değil: aksolotllar yumurtalık ve akciğer dokularını ve hatta beyin ve omuriliğin bazı kısımlarını da yeniden üretebiliyor.
Bu semenderlerin yaralanmaları bu kadar olağanüstü bir şekilde onardığı bir yüzyılı aşkın bir süredir biliniyor ve bilim insanları bu durumun gizemlerinden bazılarını çözmeyi başardılar. Hayvan kopan uzuv bölgesini epitelyum adı verilen özel bir tür deriyle kapatıyor ve sonra bir miktar blastema adı verilen doku oluşturuyor ve yeni vücut parçası da burada üretiliyor. Ama yakın zamana kadar, yeni bir bacak oluşturmak için gereken hücreler ve moleküller hakkındaki ince detaylar tam olarak belirlenmiş değildi.
Ama şimdi, aksolotlun büyük genomunun dizilenmesi ve bir araya getirilmesiyle ve bu canlının genlerini laboratuvarda değiştirebilecek tekniklerin geliştirilmesiyle, rejenerasyon araştırmacıları şu anda bu detayları keşfetmeye hazırlar. Ve bu olduğunda, yüksek olasılıkla semenderlerin insanlar için de yararlı olabilecek taktiklerini belirleyebilecekler.
Yapılan çalışmalar, şu anda çoktan bu durumla ilişkili olan hücreleri açığa çıkarmaya ve gerekli kimyasal unsurları belirlemeye başladı. Belki de, bundan birkaç on yıl sonra, insanlar da organ veya vücut uzuvlarını yeniden oluşturabilecekler. Daha yakın bir zaman için konuşmak gerekirse, şu an için elde edilen bulgular yara iyileşmesini teşvik etmek ve körlüğü tedavi etmek için olası tedavi yöntemi yollarını işaret ediyor. Ama hala bu konuda alınması gereken çok yol var.
Zaman İçinde Kaybettiğimiz Bir Beceri Olabilir
Bu hayvanların vücut parçalarını oluşturmalarının temel adımları biliniyor: Bir uzuv kaybedildiğinde, dakikalar içinde aksolotlun kanı pıhtılaşıyor. Birkaç saat içinde, deri hücreleri bölünüyor ve yarayı yara epidermisiyle kaplamak için bölgeye gidiyor.
Ardından, çevre dokulardaki hücreler uzuv kaybı olan bölgeye toplanıyor ve blastemayı oluşturuyor. Araştırmacılar “tüm mucizenin gerçekleştiği” yerin bu blastema olduğunu söylüyor.
En son olarak, blastemadaki hücreler yeni uzuv için gereken tüm dokulara dönüşüyor ve küçük ama harika bir uzuv oluşturuyor. Bu uzuv sonrasında olması gereken boyuta geliyor. Ve her şey bittiğinde, uzuv kaybının nerede meydana geldiği bile anlaşılamıyor.
Araştırmacılar insanların da bu rejenerasyon sürecini gerçekleştirmek için gerekli olan birçok hücresel araca sahip olduğunu ve bizim de temelde aynı genleri kullandığımızı ama farklı şekillerde kullandığımızı söylüyor ve vücut parçalarını yeniden üretmenin zaman içinde kaybettiğimiz bir beceri olabileceğine dikkat çekiyor.
Bazı araştırmacılar insanların bütün bir organı yeniden üretebilmesinin çok uzak bir gelecekte gerçekleşebileceğini düşünse de, şu anda elde olan bulgularla çok daha yakın bir zamanda farklı tıbbi uygulamaların kullanıma girebileceği görüşü de bulunuyor. Bu uygulamalar arasında, yanık kurbanlarına yardımcı olmak ve makula dejenerasyonu ya da göz travması olan insanlar için retinalar oluşturmak da var.
Genom dizileme ve modern moleküler biyoloji sayesinde, araştırmacılar bu rejenerasyon sürecinin hala varlığını koruyan birçok gizemini çözmeye devam edebilecekler. Bu gizemler ve daha fazlası, en azından şu an için aksolotlların vücutlarında saklı.
Orijinal makale: SmithSonianMag