Arkeologlar eski insanların gezegen genelinde nasıl yaşadığı konusunda bilgi sahibi olmak istiyorlar ve resmi tamamlamaya yardımcı olması için onlardan geriye kalan insan yapımı eşyalara bel bağlıyorlar. Onların insan faaliyetine dair kanıtların bulunduğu yerlerde kazı yapması gerekiyor ama bu faaliyetlerin izleri her zaman piramitler kadar belirgin olmuyor.
Bu kanıtları bulmak, dolaşırken açıkça fark edilebilir olan kalıntılarla karşılaşmak kadar kolay ya da uzun zamandır kayıp olan yapıları açığa çıkarmak için lazerleri, uydu görüntülerini ve diğer yeni jeofizik yöntemleri kullanmak kadar zor olabiliyor. Doğru beceriler ve araçlar araştırmacıların geçmişten kalan izlerin yerini bulmasına yardım ediyor.
Arkeologların kullandığı en basit ve en eski tespit yöntemi, yaya yüzey araştırması. Bu yöntemde yapılandırılmış olmayan gezintiler veya sistemli yürüyüşlerde insan faaliyetlerine dair kanıtlar aranıyor. Kanıtlar kırık bir çanak kadar net olmadıkça, bu tür araştırmalar genellikle ipuçlarını okumak için eğitimli gözleri gerektiriyor. Ayrıca, arkeologların bir bölgenin jeolojisine ve bitki örtüsüne aşina olan yerel halkla arkadaşlık kurması ve onların bilgilerinden yararlanması da fayda sağlıyor.
Uzaktan Algılama Yöntemleri De Kullanılıyor
Son yıllarda, arkeologlar daha önceden gözden kaçırılan arkeolojik alanları bulmak için yeni yöntemler de kullanmaya başladılar. Genel olarak uzaktan algılama yöntemleri denen bu yöntemler, arkeologların yoğun ormanlık alanlara bakmalarına ve ağaçları ve toprağı dijital olarak kaldırarak onların altında saklı olan yapıları ortaya çıkarmalarına olanak tanıyor. Lazerleri ya da 3 boyutlu fotoğrafları kullanarak elde edilen yüksek çözünürlüklü görüntüler, insan gözü için görünür olmayan zemin yüzeyindeki belli belirsiz dalgalanmaları bile tespit edebiliyor.
Arkeologlar Google Earth de dahil olmak üzere, uydu görüntüleri içinde arama yaparak da giderek artan bir oranda arkeolojik alanları buluyorlar.
Uzaktan algılama yöntemleri daha küçük alanlara da odaklanabiliyor. Araştırmacıların arkeolojik kalıntıların gömülü olduğunu bildiği yerlerde, kazı yapmadan önce yeri taramak için jeofizik yöntemler sıklıkla kullanılıyor. Tahrip edici olmayan bu yöntemler yer altındaki anomalileri onları çevreleyen topraktan ayırt etmeye yardımcı oluyor.
İnsanların baktığı neredeyse her yerde arkeolojik alanlar bulunuyor. Arkeologlar eskiden, öncelikli olarak bulunması kolay olan alanlarda kazı yapıyorlardı ama teknoloji bu durumu değiştiriyor. Google Earth gibi uygulamalar vatandaş biliminde yeni bir döneme olanak sağlıyor ve araştırmacılar bazen verileri incelemek için halktan destek alıyor.
Arkeologlar gönüllüleri laboratuvarlara ve saha çalışmalarına dahil etmek, konferanslar vermek ve atölye çalışmaları yapmak ve erişilebilir internet kaynakları yaratmak gibi yollarla halkı da işin içine dahil etme ve eğitme çabalarıyla, geçmişimizin hikayesinin genellikle fark edilmez bir durumda da olsa gözümüzün önünde olduğunu göstermeyi umuyorlar.
Orijinal makale: JStorDaily