İbn-i Sina asıl ilgilendiği alan olan tıbbın tanımını; ”Tıp, insan vücudunun sağlık ve hastalık durumu ve de onu sağlıklı durumda koruma ve sağlığını kaybettiğinde tekrar nasıl kazanacağı konusunu ele alan bilimdir.” şeklinde yapmıştır.
Avrupa’da Avicenna diye bilinen İbn-i Sina, dünyada modern tıbbın atası olarak kabul edilir. Bilim tarihine en büyük armağanı araştırmalarının sonuçlarını derlediği el-Kânûn fî el-Tıb, yani Tıp Kanunu adlı eseridir. Tıp Kanunu yazıldığı 1025 yılına kadar geçen sürede geliştirilmiş temel tıp bilgilerini ve İbn Sina’nın kendi özgün katkılarını içermektedir. Bu özelliğinden dolayı, Hipokrates (MÖ 460-377) ve Galenos’un (MS 129-199) yapıtlarından sonra, bütün Orta Çağ’da ve Modern Çağ’ın büyük bir kısmında tıp biliminin standardı haline gelmiştir. Bu eser bütün zamanların en ünlü tıp çalışmasıdır.
Büyük Tıp kuramcılarından Osler’e göre Kanun, 20. yüzyıl da dâhil olmak üzere tıbbın
gelmiş geçmiş en büyük kitabıdır. Dönemini öyle etkisi altına almıştır ki, doktor olmadan önce adayların dekan huzurunda yapılan son sınavları İbni Sina’nın Kanun’undan yapılmıştır.
17. yüzyıla kadar pek çok Avrupa üniversitesinde, 19. yüzyıla kadar da pek çok Doğu ülkelerinin üniversitelerinde temel tıp metni olarak Kanun okutulmuştur.
Bilim ve tıp tarihi açısından değerlendirildiğinde, sadece bu kitabı yazmış olduğu için bile İbn Sina’yı klasik dönemde İslam dünyasında yetişen bilim insanlarının en önemlisi olarak tanımlamak yerinde olur.
Ayrıca felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında, matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları; astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiş, özellikle tıp alanında olmak üzere 400’den fazla kitap yazmıştır.