Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’nden (CUMC) araştırmacılar, orta ve şiddetli alopesi areata (saçkıran) teşhisi koyulan hastaların %75’inde, ruksolitinib tedavisinden sonra saçların yeniden çıkmasında belirgin artış gözlemlediler. Tedavi bittiğinde ise yeniden saç oluşumu oranı %92 oldu.
Stanford Üniversitesi ve Yale Üniversitesi’nde de benzer bir ilacı test eden bir çalışmanın rapor sonuçlarının yanı sıra, saçkıranlı 12 hasta ile yapılan açık etiketli laboratuvar çalışması Journal of Clinical Investigation/Insight dergisinde yayınlandı.
Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü Klinik Araştırmalar Direktörü olan ve NewYork-Presbyterian / Columbia’da dermatolog olarak görev yapan Yard. Doç. Dr. Julius Mackay-Wiggan, yapılan çalışmanın küçük olmasına rağmen, JAK inhibitörlerinin saçkıran hastaları için ilk etkili tedaviyi oluşturabileceğine dair önemli kanıtlar sunduğunu belirtti. Ayrıca bu rahatsız edici otoimmün hastalığın ( vücudun kendi dokularındaki antijenlere karşı antikor oluşturması) fiziksel ve duygusal etkileriyle baş etmeye çalışan hastalar için de cesaret verici olduğunu sözlerine ekledi.
Her Yaşta ve Herkeste Görülebiliyor
Saç dökülmesinin en yaygın ikinci türü olan saçkıran, erkekleri ve kadınları eşit oranda etkiliyor ve her yaşta ortaya çıkabiliyor. Hastalık genellikle kafa derisinde saç dökülmesine neden oluyor ancak bazı hastalarda yüz ve vücut kıllarında da dökülmeler görülebiliyor. Bu durum özellikle çocuklarda yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Şu anda ise saçları tamamen yenileyebilecek bir tedavi yöntemi henüz mevcut değil.
Daha önce, Columbia Üniversitesi araştırmacıları saçkıran vakalarında kıl folikülüne saldıran belirli bağışıklık hücrelerini ve baskın iltihap sinyal yollarını belirleyerek, onları uyku moduna geçirmişti.
Daha sonraları fare ve insan kıl follikülleri ile yapılan deneyler, JAK inhibitörleri olarak bilinen Janus kinaz (JAK) enzimini engelleyen topikal ve oral ilaçların iltihap sinyalini bloke ederek, bu uyku halindeki folikülleri uyandırdığını gösterdi.
Tedavinin anahtarı
ABD’de FDA tarafından halihazırda onaylanan bu iki JAK inhibitörü, kemik iliği urlarını tedavi etmek için kullanılan bir ilaç olan ruksolitinib ve romatoid artrit (iltihaplı romatizma) tedavisinde kullanılan tofasitinib’tir.
Bu bozuklukların her ikisi de, interferon sinyal yolağının baskın olduğu, saçkırana benzer şekilde, düzensiz sinyal yolu ile nitelenir.
Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü’nden Yard. Doç. Raphael Clynes “Hastalıklar çok farklı olmasına rağmen, bu ortak özellik bize saçkıranı olan insanlarda JAK inhibitörlerini test etme fikrini verdi “diyor.
Hastaların % 9’unda en az %50 oranında yeniden saç oluşumu görüldü. Tedavi bitimine kadar ise tedaviye cevap veren hastaların %77’sinde, %95’in üzerinde yeniden saç oluşumu görüldü. Bu grubun (%77’lik kısımın) üçte birinde ise tedavi öncesi var olan seviyelere ulaşmasa da, tedavi bittikten sonraki takip döneminde önemli miktarda saç dökülmesi tespit edildi.
Tedavi öncesinde, sırasında ve tedaviden sonra yapılan deri biyopsilerinde, tedaviye yanıt verenlerde, iltihabi bir yanıtın göstergesi olan sitotoksik T lenfositleri ve interferon sinyal verme düzeylerinde bir azalma olduğu ve saç büyümesini tetikleyen proteinler olan saç keratini seviyelerinde yüksek oranda bir azalma olduğu ortaya çıktı.
Bu seviyeler,saçkıran hastası olmayan insanlardakine benzerdi. Tedaviye başlamadan önce, özellikle tedaviye yanıt vermeyen hastalarda daha düşük seviyede iltihabi işaretler vardı ve tedaviye yanıt verenler ile vermeyenler arasında ayırt edici olabileceği düşünülüyordu.
“Hastaların bu tedaviye verdikleri yanıtı izlemek için biyolojik belirteçlerin kullanılması konusunda çok heyecanlıyız” diyen Richard ve Mildred Rhodebeck ile Dermatoloji Profesörü olan ve aynı zamanda CUMC’de Genetik ve Geliştirme Profesörü olan Angela M. Christiano “Bu veriler bize saç büyümesi görülmeden önce dahi, bireylerin kendi gen ifadesi sinyallerinin gelişimlerini izleme imkanı sunuyor” dedi.
İlaç, tüm katılımcılarda iyi tolere edildi ve ciddi bir olumsuzluk oluşturmadı. Oluşan olumsuzluklar ise cilt enfeksiyonları, cilt alerjisi semptomları ve düşük hemoglobin seviyelerinin dahil olduğu ve doz ayarlaması ile çözülebilen nadir durumlardı.
Sonuçlar Cesaretlendirici
Dr. Mackay-Wiggan, “Bulgularımız ilk tedavinin orta ve şiddetli saçkıran hastalarında rahatsızlığın yüksek oranda gerilediğini ancak bakım tedavisine ihtiyaç duyulabileceğini göstermektedir” açıklamasını yaptı. Orta ve şiddetli saçkıranlı insanlarda ise ruksolitinib’in güvenilirliğini ve etkinliğini doğrulamak için daha büyük, randomize araştırmalara ihtiyaç duyulsa da, ilk sonuçların çok cesaret verici olduğunu sözlerine ekledi.
Stanford / Yale çalışmasında, orta ila şiddetli derecede saçkıran rahatsızlığı olan bir dizi hasta, tofasitinib adı verilen başka bir JAK inhibitörüne yanıt verdi. Tofasitinib ile ilgili makalenin yazarlarından biri olan Dr. Christiano, ” Her iki çalışma da doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” dedi.
CUMC araştırma ekibi, bu ilaçların vitiligo, yara izi kaynaklı saçsız deri ve erkek tipi saç dökülmesi gibi diğer koşullarda da yapılan testleri içerecek şekilde çalışmalarını genişletmeyi planlıyor. Christiano, “JAK inhibitörlerinin hem saç kökü hem de bağışıklık hücrelerindeki etki mekanizmalarına dayanan birçok saç dökülmesinde yaygın bir fayda sağlayacağını umuyoruz” şeklinde bir yorumda bulundu.
Kaynak: Science Daily
bilgilendirme için teşekkür ederiz sizi takip etmeye devam edicez
teşekkürler, saçkıran gerçekten ciddi bir sıkıntı.