Dört asırdır astronomlar, teleskop kullanarak çok sayıda yıldızı gözlemleme fırsatı buldular. Bugüne kadar milyonlarca yıldız titiz bir şekilde kataloglandı. Galaksimizde cüce yıldızlar, devasa yıldızlar, ölü yıldızlar, hızlı dönen yıldızlar, patlayan yıldızlar, çift yıldızlar gözlemledik.
Milyonlarca yıldızı gözlemlemiş olmamız, bilim insanlarını gözlemlenecek bütün yıldız türlerini gözlemlediğimiz düşüncesine sevk etti. Ancak 2011 yılında bilim dünyasını hayrete düşüren bir yıldız gözlemlendi.
SPIRAL KOLLU YILDIZ
Bu yıldız, daha önce gözlemlenen hiçbir yıldıza benzemiyordu. Astronomlar, gezegen bulmak umudu ile incelemelerini sürdürünce hiç beklemedikleri bir şey fark ettiler: Bu garip yıldızın spiral kolları vardı.
Söz konusu genç yıldıza SAO 206462 ismi verildi. Bu yıldız, Dünya’dan 460 ışık yılı uzaklıkta, galaksimiz Samanyolu’nda, Lupus ya da Kurt Takımyıldızı’nda yer alıyordu. Yıldız, etrafında dönen spiral kollara sahipti.
Spiraller, aslında astronomlara yabancı değil. Galaksilerin önemli bir kısmı yüz milyonlarca yıldızdan oluşan spiral kollara sahiptir. Ancak astronomlar ilk defa spiral kollara sahip bir yıldız gözlemliyorlardı.
Spiral kollar, yıldızın etrafındaki gaz ve tozlardan oluşuyor. Peki, bu spiralleri oluşturan şey nedir? Bu sorunun herkes tarafından kabul gören net bir cevabı ne yazık ki yok.
Astronomların çoğu bu spirallerin, bu bulut içindeki iki Pluton büyüklüğünde iki gezegenden dönüşerek oluştuğu kanaatinde. Ancak ne yazık ki bu gezegenleri hâlâ gözlemleyemedik.
Böyle gezegenlerin varlığına işaret eden herhangi bir ek kanıt mevcut değil. Dolayısıyla bu iddiayı doğrulamak şu aşamada mümkün görünmüyor ve bu spirallerin esas kaynağının ne olduğu hâlâ bir gizem.
EN YAŞLI YILDIZLARDAN BİRİ
2011 yılında Avrupalı astronomlar, Aslan Takımyıldızı’nda 13 milyar yaşında, yaşlı bir yıldız keşfettiler. Bu yıldız, evrende bildiğimiz en yaşlı yıldızlardan biri. Evrenin yaşının 13,7 milyar yıl olduğu bilgisi ışığında bu yıldızın ne kadar yaşlı olduğu daha rahat anlaşılabilir. Tüm yaşlı yıldızlar gibi bu yıldız da çok küçük. Güneş’in sadece kütlece yüzde 80’i kadar bir büyüklüğe sahip. İsmi SDSS J102915+172927 ya da Caffau Yıldızı’dır. Caffau ismi, yıldızı inceleyen kadın bilim insanı Elisabetta Caffau’dan geliyor.
Söz konusu yıldız, şekil ve davranış olarak, SAO 206462 gibi garip değildi. Ancak iç yapısı incelendiğinde, astronomlar şaşkınlık içinde kaldı. Yıldız, teorik olarak var olmamalıydı. Yıldızın yüzde 99,99993’ü en hafif iki element olan hidrojen ve helyumdan oluşuyordu. Caffau Yıldızı’nda, hiç lityum yoktu ve karbon, azot ile oksijen de neredeyse hiç mevcut değildi. Ancak bilgisayar hesapları, böyle bir yıldızın var olamayacağını gösteriyordu! İnce yapı soğuması olarak bilinen ve düşük kütleli yıldızların oluşmasında merkezi rol oynayan mekanizma, karbon ve oksijenin olmasına bağlıdır. Bu mekanizma Caffau Yıldızı’nda mevcut olmadığı için bu yıldız oluşmamalıydı! Bu yıldızın oluşmasını sağlayan mekanizmanın ne olduğu hâlâ bilinememektedir. İnce yapı soğumasının yerini, tozların soğuması ile açıklamaya çalışanlar var. Ancak Caffau Yıldızı’nın oluşumunu açıklayan, herkesin kabul ettiği bir açıklama mevcut değil ve bu yıldızın varlığı hâlâ gizemlidir.
SAO 206462 ve Caffau Yıldızı, üstümüzdeki uçsuz bucaksız gökyüzünün gizlediği gizemlerden sadece ikisi. Kim bilir daha nice gizem keşfedilip anlaşılmayı bekliyor. Evren bize sürprizler sunup, bizi şaşırtmayı seviyor. Bilimi ilginç ve çekici kılan da zaten bu sürprizler değil mi?