Scientology’nin gerçek yüzü

Scientology, Tom Cruise’dan John Travolta’ya, Elvis Presley’in eşi Priscilla Presley ile kızı Lisa Marie Presley’e kadar birçok ünlünün bağlı olduğu bir tarikat. Sundukları sahte bilim ve boş ümitlerle milyarlarca dolar kazanıyorlar ve yasal olarak ‘dini’ bir cemiyet statüsünde oldukları için vergi vermiyorlar

0
6716

Scientology, Hollywood yıldızlarının katılımlarıyla ünlü olmuş bir New Age tarikatı. Tarikatın, Tom Cruise’dan John Travolta’ya, Kristie Alley’den Elvis Presley’in eşi Priscilla Presley ile kızı Lisa Marie Presley’e kadar dünyaca ünlü müritleri var. 1954’te, Amerikalı bilimkurgu yazarı L. Ron Hubbard (1911- 1986) tarafından kurulan sözde bilimsel- dinsel tarikatın, müritlerinin sayısı, birkaç yüz bin ile on milyon arasında bir rakama tekabül ettiği düşünülüyor.

Hubbard, uzun bir bilimkurgu yazarlığı kariyerinden sonra, bilimkurguyu ‘bilim’ olarak satmanın daha çok kazandıracağını düşünüp, sözde bilimsel bir eser olan Dianetik: Modern Akıl Sağlığı Bilimi isimli kitabını kaleme aldı. Beklediği ilgiyi göremeyince, işin içine dini de katmaya karar verdi ve Scientology isimli tarikatı kurdu.
Scientology, öngördüğü başarıyı yakaladı ve milyar dolarlık kripto bir şirket halini aldı.

İTİRAF ETTİLER

Scientology, zihin sağlığının bilimi olduğunu iddia ettikleri Dianetik isimli bir disiplini savunur. Hubbard’ın dianetiğine göre, maruz kaldığımız negatif olaylar beynimizde ‘engram’ ismini verdiği yapılar aracılığı ile saklanır. Engramlar, bütün psikolojik sorunlar ve acıların temelidir. Hatta engramlar alerji, yüksek tansiyon, sinüzit, damar tıkanıklığı gibi bir sürü fiziksel hastalığa sebep olur. Soğuk algınlığının virüs kökenli olduğunu da muhtemelen bilmeyen Hubbard, bunu da kendi uydurduğu bilimdışı bir kavram olan engramlara bağlamaktadır.

Hubbard, engramların getirdiği sorunları tedavi etmenin yolunu keşfettiğini iddia eder, bu yönteme denetleme (auditing) ismini verir. Birey denetleyici ismi verilen terapiste, negatif tecrübe ve anılar aktarılır. Terapi öncesi ve sonrası ‘hasta’, E-metre dedikleri cihaza bağlanıp, engramların etkileri ‘ölçülür.’ Terapist, bu cihazın kişiyi engramlardan temizlediğini söyleyene kadar terapi sürer. Tabii, terapilerin yüksek ücretlere yapıldığını söylememize herhalde gerek yok.

E-metre, ‘hastanın’ iki elinde tuttuğu iki çubuğa bağlı, düşük voltaj vererek direnç ölçen bir cihazdır. Ölçülen direnç temelde, elin terlemesi, çubukların ne kadar sıkı tutulduğu ve elin sıcaklığı gibi faktörlere bağlıdır, ki bu faktörler çoğu zaman genel ruh halimizle ilişkili değildir. Normal şartlarda 300 dolara mal olan E-metre, müritlere 4 bin dolara satılır. Tarikat cihazın bütün ruhsal hastalıkların tanısında kullandığını beyan edip, binlerce dolarlık terapi seanslarında kullanadursun, 1971’de ABD mahkemeleri cihazın hiçbir bilimsel yönü olmadığına hükmetti.

Bundan hareketle, E-metrelerin üstünde, bizzat Scientology tarafından yazılmış şu ifadeler yer almaktadır: “Bu cihaz kendi başına hiçbir şey yapmamaktadır. E-metre tıbbi ya da bilimsel olarak hiç kimsenin sağlığını ya da vücut fonksiyonlarını iyileştirme özelliğine sahip değildir ve tek amacı, Scientology Kilisesi rahip ve öğrencileri tarafından dini gerekçelerle kullanılmasıdır.” Yani bizzat Scientology, E-metrenin hiçbir işe yaramadığını itiraf etmek zorunda bırakılmıştır.

Hubbard, aslında denetleme sistemini çok temel bir gerçek üstüne kurmuştur, sorunlar ve tecrübeler üstüne konuşmak kişiyi rahatlatıp ona iyi gelmektedir. Hubbard, bu gerçeği kendisi keşfetmiş gibi davranıp, ilginç terminoloji ve E-metre gibi aletlerle sunarak, büyük ve özel bir şey yapıyormuş görüntüsü vermektedir. Oysa, tarikattan bir denetleyiciye konuşmak, arkadaşına ya da psikoloğa konuşmaktan daha iyi gelmemektedir.

TRAVOLTA OĞLUNU KAYBETTİ



Scientology’ye denetleyicilerinin yaptığı uygulamaların, psikolojik bir soruna iyi geldiğini gösteren hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Sorunlar ve tecrübeler hakkında konuşmak, kişiyi iyi hissettirse de çoğu psikolojik rahatsızlığı tedavi edemez. Üstelik, Scientology, psikoloji ve psikiyatri bilimlerine karşı olduğu ve bunları müritlerine yasakladığı için, denetlemeyi terapi yöntemi olarak kullanmak tehlikelidir. Nitekim Scientology tarikatı üyesi John Travolta’nın otizm hastası oğlunun hastalığını reddedip gerekli ilaçları vermemesi sonucunda oğlunu kaybettiği basında geniş yer aldı. Travolta’nın oğlu, Scientology’nin sahte biliminin verdiği zarardan sadece bir örnek.

Scientology de bazı diğer New Age gruplar gibi bir UFO tarikatıdır. Onlara göre engramları sadece bu yaşamımızda değil, önceki yaşamımızda da biriktirdik. İlerleyen safhalarda müritlere, ‘thetan’ ismini verdikleri ruhumuzun, 75 milyon yıl önce Xenu isimli zalim bir uzaylı tarafından dünyaya getirildiği gibi uçuk hikayeler anlatılır. Bu bilginin kaynağı elbette verilmez! Görüldüğü gibi Hubbard, bilimkurgu romanı yazmaktansa, hayali üretimini bilim-din diye satmanın daha karlı olduğunu keşfetmiş bir fırsatçıdır.

Tarikatta yükselmek için müritler devamlı eğitim ve seanslara katılmak zorundadırlar. Ve her eğitim ve seans için müritlerden yüksek miktarda paralar alınır. Üstelik, ‘dini’ bir cemiyet statüsünde olduğu için Scientology, bu paralardan vergi bile vermemekte, milyarlarca dolar kazanmaktadır. Tüm New Age tarikatları gibi, Scientology de sağlıklı ve daha başarılı bir yaşam vaadi ile yüksek miktarda paralar kazanmakta, insanların hem akıl hem de beden sağlığını tehlikeye atmaktadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here