76 yıl boyunca, Plüton sevilen dokuzuncu gezegendi. Plüton’un Güneş Sisteminin küçük gezegeni olması ve uydusu Charon’un boyutunun onun yarısı kadar olması kimsenin umurunda değildi. Onun eğik ve garip yörüngesi de kimseyi rahatsız etmiyordu. Plüton tuhaf bir gezegendi ama o bizim tuhaf gezegenimizdi.
2006 yılının Ağustos ayında, Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) Plüton’u dışarıda bırakan yeni bir gezegen tanımı yazdı. Bu yeni tanım, bir cismin 1) Güneş’in etrafında dönmesini, 2) küre şeklinde (ya da buna yakın) olmaya yetecek kadar kütleye sahip olmasını ve 3) yörüngesinin civarını diğer cisimlerden temizlemiş olmasını gerektiriyordu. Plüton gibi ilk iki kriteri yerine getiren ama üçüncüyü getirmeyen cisimler “cüce gezegenler” olarak adlandırıldılar.
2006 yılında IAU’nun başkanı olan astronom Catherine Cesarsky, “Bence alınan karar doğruydu. Plüton Güneş Sistemindeki sekiz gezegenden çok farklı ,” diyor.
NASA’nın New Horizons Görevi Plüton’un Etkileyici Ve Aktif Bir Jeolojisi Olduğunu Gösterdi
Ama 2006’dan sonra, biz Plüton’un bir atmosferi olduğunu ve hatta bulutları bile olabileceğini öğrendik. Onun su buzundan oluşan dağları, donmuş nitrojen alanları, kumulları ve volkanları var. NASA’nın New Horizons görevi, Plüton’un iç Güneş Sistemindeki tüm kayalık gezegenlere rakip olacak kadar etkileyici ve aktif bir jeolojisi olduğunu gösterdi.
Central Florida Üniversitesi’nden gezegen bilimci Philip Metzger, “Gezegen bilimciler makaleler yayınlarken IAU’nun tanımını kullanmıyorlar. Biz büyük ölçüde onu görmezden geliyoruz,” diyor.
Metzger uyduları da içeren daha eski gezegen tanımının, gezegen bilimi yaklaşık olarak 1910 ve 1950 yılları arasında bir “Büyük Buhran” döneminden geçtiğinde unutulduğunu düşünüyor.
“Belirli uyduları, asteroidleri ve Kuiper Kuşağı objelerini içeren gezegen tanımının dayanıklılığı vardı çünkü o kullanışlı,” diyen Metzger, “Biz mükemmel bir gezegen tanımına sahip olduğumuzu ve bütün bilim insanlarının bizim tanımımızı benimsemesi gerektiğini iddia etmiyoruz. Bu IAU’nun yaptığıyla aynı hata. Biz bunun düşünülüp tartışılması gereken bir şey olduğunu söylüyoruz,” şeklinde konuşuyor.
“Gezegenin” daha kapsamlı bir tanımı, aynı zamanda da Güneş Sisteminin ne olduğuna dair daha doğru bir konsept sağlayabilir. Sekiz büyük gezegeni vurgulamak onların Güneş Sisteminde baskın oldukları fikrini veriyor ama aslında daha küçük cisimler onların sayıca çok üstündeler. Sadece sekiz değişmez gezegeni içeren bir Güneş Sistemi görüşünü öğretmek bu dinamizmin hakkını vermiyor.
IAU’nun tanımının lehinde olan yaygın bir görüşse, bu tanımın gezegen sayısını yönetilebilir tutması. Yüzlerce ya da binlerce gezegen olsaydı, ortalama bir insan onları nasıl aklında tutabilirdi?
Metzger, “2000’li yılların başlarında, astronomlar Güneş Sistemimizde yeni gezegenler keşfediyorlarken çokça heyecan vardı. Tüm bu heyecan 2006’da bitti. Ama o cisimler hala oradalar ve hala ilgiye değer durumdalar. Şu anda, bu cüce gezegenlerden en az 150 tane var ve çoğu insanın bu konuda hiçbir fikri yok,” diyor.
Orijinal makale: Science News