Koronavirüsü Oruç Tutmaya Engel Mi?

0
752

Bilimsel Literatür Araştırması

Ülkemizi ve dünyayı sarsan koronavirüsü (COVID-19), hayatımızın birçok alanında çeşitli aksamalara sebep oldu. Dini hayat da bu süreçte en çok aksamaya uğrayan alanlardan biri… Pandemi sebebiyle Kabe ve Vatikan başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde dini mekanları ziyaretler, durma noktasına geldi ve toplu dini ibadetlere ara verildi. Salgının ne zaman biteceği, hatta etkisinin ne zaman azalacağı henüz tam olarak bilinmiyorken, bugünlerde yaklaşan Ramazan ayı sebebiyle oruç ile ilgili de bazı endişeler belirmeye başladı. Özellikle, oruç tutmanın bağışıklık sistemine etkisi ve COVID-19’un, vücudun direnişine etkisi hakkında çeşitli sorular bugünlerde sosyal medya platformlarında trend göstermekte…

Bu yazıda, Ramazan ayında oruç tutmanın bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri hakkında bilimsel literatür araştırmalarının analizlerinin paylaşılması hedeflenmiştir.

Çin’in Wuhan şehrinden tüm dünyaya yayılan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Mart 2020’de pandemi olarak ilan ettiği COVID-19 (11) tanısı için genetik testler altın standart olarak kabul edilmektedir. Öte yandan, çeşitli saflaştırılmış antikorlardan oluşan ilaçlar ile SARS ve SARS-CoV-2 (COVID-19) plazma tedavi yaklaşımının umut verici olduğunu düşünülmektedir. (10) SARS ve COVID-19’un her ikisi de ciddi akut solunum sendromlarıdır, bu nedenle antikorlarda faydalı benzerlikler gözlemlenebilmektedir. Koronavirüs enfeksiyonu çoğu durumda bir bağışıklık tepkisine neden olur. COVID-19 ile ilişkilendirilen spesifik antikorların (IgM, IgA ve IgG) saptanması, semptomlara bakılmaksızın SARS-Cov-2 ile enfekte olmuş bireyleri tanımlamak için önemlidir. COVID-19 için immünoglobulin testleri, virüsün vücudunuzdaki varlığını kesin doğrulayamayabilir fakat geçmişte COVID-19’a maruz kaldığınızı söyleyebilir. İmmünoglobulin (Ig) tanı testleri, SARS-CoV-2 enfeksiyonuna yanıt olarak vücut tarafından spesifik olarak üretilen IgM ve IgG’nin saptanmasına dayanır.

COVID-19’un teşhisinde ve plazma tedavisinde kullanılan immunoglobulin hücrelerinin incelendiği Ramazan orucu çalışmalarında çarpıcı sonuçlar mevcut…

Vücudumuzda, korona virüsü ile savaşan immunoglobulin (Ig) hücreleriyle ilgili olarak; Ramazan orucunun Ig konsantrasyonlarını değiştirip değiştirmediğine odaklanan, Türk bilim insanları tarafından yürütülen bir çalışmada, 35 kişiden Ramazan başlangıcından bir hafta önce ve Ramazan ayının son haftasında alınan kan ve tükürük örnekleri alınmıştır. Çalışma sonucunda serum IgG konsantrasyonlarının Ramazan esnasında azaldığı ancak yine de referans aralığında kaldığı görülmüştür. IgG’deki düşüşün immünomodülasyondan yani bağışıklık sisteminin gücünü artırma yoluyla immün yanıtını değiştirmesinden kaynaklanıyor olabileceği belirtilmiştir. (1) Çalışmada incelenen parametrelerin bir kısmındaki değişimleri Tablo 1 ve Tablo 2’den inceleyebilirsiniz.

Tip 2 diyabet hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada ise, Ramazan orucu süresince serum biyokimyasal ve immünolojik parametre seviyeleri düşüş göstermesine rağmen, bu düşüşün istatistiksel olarak önemli olmadığı gözlemlenmiştir. Sonuçlar, Ramazan orucunun, doktor tavsiyesi ile tip 2 diyabet hastaları için sağlıklı, uygun ve güvenli olabileceğini desteklemektedir. (3)Çalışmada incelenen immunoglobulin parametrelerinin değerleri Tablo 3’te yer almaktadır.

COVID-19’un etkilerinden biri olan üst solunum yolu enfeksiyonları dahil olmak üzere birçok enfeksiyon, serum IgA’nın en bol olduğu antimikrobiyal proteinlerle korunan mukozal yüzeylerde başlayabilir. (4,5) Tükürük IgA, viral patojenleri nötralize ederek ve patojenlerin vücuda mukozal yüzeylerden nüfuz etmesini önleyerek bir immünolojik bariyer sağlar. (6,7) İncelenen makalelerde IgA seviyeleri referans aralığı içerisinde değişim göstermiştir.

Buna ek olarak, daha önce hazırlanan “Oruç insan sağlığına gerçekten faydalı mı?” başlıklı blog yazısında da belirtildiği gibi, oruç ayrıca doğal öldürücü hücre aktivitesini teşvik eder. (12) Yoshinori Ohsumi, hücrenin kendi içeriğini nasıl geri dönüştürdüğü hakkında uzun yıllar çalışmalar yaparak yeni bir paradigma üretmiş ve bu paradigma ile otofajinin açlık ya da enfeksiyona yanıt verme gibi fizyolojik süreçlerde temel öneminin anlaşılmasını sağlamıştır. 2016 Nobel ödülünü de bu çalışmaları sayesinde kazanmıştır. Oruç tutulan süre boyunca, otofaji artar (13). Otofaji yapan hücreler, hücresel çöp ve patojenik bakterileri kullanarak enerji üretir. Esasen otofaji, yeterli enerji olmadığı zaman bozuk ve eski hücre mekanizmalarından (organeller, proteinler ve hücre zarları) kurtularak enerji karşılayan bir mekanizmadır. Bu süreç, hücresel bileşenleri indirgemek ve geri dönüştürmek için düzenli ve gerekli olan bir hücresel temizleme sürecidir. Bununla birlikte, bazı alerjik ve enflamatuar durumların tedavisinde yararlı olabilir, çünkü ketoz süreci, iltihabı arttırma eğiliminde olan yağ asidi, araşidonik asidin kullanılabilirliğini azaltır.(9)

İncelenen çalışmalar sonucunda, Ramazan orucunun ciddi immünolojik rahatsızlıklara yol açmadığı veya sağlık üzerinde zararlı bir etkisi olmadığı sonucuna varılabilir.

Not: Kaynakça orijinal makalenin yorum kısmında belirtilmiştir.

Bu çalışmaya katkılarından dolayı, tıp fakültesi öğrencisi Maide Boztepe’ye teşekkür ederim.

Orijinal makale: https://medium.com/@fakirinumudu/koronavi%CC%87r%C3%BCs%C3%BC-oru%C3%A7-tutmaya-engel-mi%CC%87-920e3ee3c5ac

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here