Bir Koronavirüs Aşısı Nasıl İşleyecek?

0
379

Yakın zaman önce, üç şirket aşı denemelerinde olumlu sonuçlar aldığını açıkladı. İngiltere’deki Oxford Üniversitesi ve Çin’de araştırmacılardan oluşan bir ekip,
aşılarının faz 1 ve faz 2 denemelerinde insanlarda bağışıklık tepkisi oluşturduğunu gösterdi. Bir Amerikan şirketi olan Moderna da, faz 1 denemelerindeki ümit vaat eden sonuçları yayınladı.

Dünya genelinde 100’ü aşkın ekip dört farklı türde covid-19 aşısı üzerinde çalışıyor. Aşıların tümü de bağışıklık oluşturmayı hedefliyor ama bunların her birisi biyolojik düzlemde farklı işliyor. Bunların bazıları daha önceki aşılarda kanıtlanmış olan ama geliştirilmesi daha uzun zaman alan geleneksel yöntemleri kullanırken, bazıları da işleri hızlandıran ama henüz insanlar üzerinde denenmemiş olan yeni, modern yaklaşımları kullanıyor.

Geleneksel yöntemler gerçek virüsün etkisizleştirilmiş ya da zayıflatılmış versiyonlarına bel bağlıyor. Bu virüsler bir enfeksiyonun tam olarak gelişmesini
sağlama becerisine sahip olmuyor ama yine de insan vücudu onları yabancı olarak görüyor. Dolayısıyla, vücuda enjekte edildiklerinde bir bağışıklık sistemi tepkisini tetikliyorlar. Çocuk felci aşısı gibi, var olan aşıların çoğu bu yöntemleri kullanarak geliştirildi.

Bunlar kanıtlanmış ve güvenilir yöntemler ama süreçler
yavaş ilerliyor. Çünkü toplu halde aşı üretmeye yetecek miktarda virüsü geliştirmek zaman alıyor.

Son Birkaç On Yıl İçinde Bağışıklık Tepkilerini Tetiklemenin Başka Yolları Geliştirildi

Son birkaç on yıl içinde, biyologlar bağışıklık tepkilerini tetiklemenin başka yollarını geliştirdiler. Görünen o ki, bağışıklık sisteminin bir patojene karşı tepki geliştirmesi için patojenin “tamamını” görmesi gerekmiyor ve sadece belirli bir protein bunun için yeterli olabiliyor. Bu nedenle, bazı şirketler “viral vektörler” yaklaşımını kullanıyor. Bu yaklaşımda, bizim için tehlikeli olmayan virüsler koronavirüs proteinlerinin bazılarını vücudumuza taşıyor ve bu da bağışıklık sistemini bir tepki oluşturmak üzere tetikliyor.


Daha da yeni olan bir yöntemse, insanlara virüsün kendisini değil, onun DNA ya da RNA’sını enjekte etmek. Bu moleküller insan hücrelerinin daha fazla viral
protein üretmesine neden oluyor. Sonrasında, bağışıklık sistemi bu viral proteinleri yabancı olarak tanıyor ve unutmuyor. Eğer aşılanmış bir insan bir gün aynı proteinlere sahip olan gerçek ve tehlikeli bir virüsle karşılaşırsa bağışıklık sistemi ona saldırıyor ve onu yok ediyor. Koronavirüs söz konusu olduğunda, bu aşılar bağışıklık sistemini koronavirüsün hücrelerimizi istila
etmek için kullandığı spike proteinlerini tanımak için eğitmeyi hedefliyor. Bu tür aşıları geliştirmek kolay ama bunlar daha önce insanlar üzerinde kullanılmak
için onaylanmadılar.


Araştırılmakta olan dördüncü başlıca aşı türü de, koronavirüsün proteinlerinin ufak parçacıklarını ya da basitçe virüsün görünümünü taklit eden içi boş
“kabukları” kullanıyor. Bunlar çoğalamıyor ve enfeksiyonlara neden olamıyor çünkü içlerinde genetik materyal bulunmuyor. Ama bağışıklık sistemini gerçek
olanlara saldırmak üzere eğitmeyi amaçlıyorlar. VLP’ler adı verilen bu virüs benzeri parçacıkları içeren aşılar etkili olabiliyor ama üretilmeleri zor.


Şu anda, birkaç koronavirüs aşısı adayı denemelerin son aşamalarına giriyor ve bu da bu aşıların güvenli ve etkili olduğunun gösterildiği ve büyük bir grup gönüllü üzerinde test edilebileceği anlamına geliyor. Bunların en azından bir tanesinin başarıya ulaşacağına dair umut var.

Orijinal makale: JStor Daily

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here