Bir ateşin renkli alevi yanma olarak bilinen kimyasal tepkimeden kaynaklanıyor. Yanma sırasında, atomlar kendilerini geri dönüşü olmayan bir şekilde yeniden düzenliyor. Diğer bir deyişle, bir şey yandığında, onu yeniden yanmamış hale getirmenin bir yolu bulunmuyor.
Her alev üç bileşeni gerektiriyor: oksijen, yakıt ve ısı. Bunlardan bir tanesi bile olmadığında bir ateş yanmıyor. Havanın bir bileşeni olması nedeniyle oksijen genellikle bunların en kolay bulunanı oluyor ve rolü de yakıtla birleşmek.
Birçok kaynak ısıyı sağlayabiliyor. Bir kibrit yakarken, kibritin başıyla sürtüldüğü yüzey arasındaki sürtünme kibrit çöpünün başının tutuşması için yeterince ısıyı ortaya çıkarıyor.
Yanan şeyse yakıt. Neredeyse her şey yanabiliyor ama bazı yakıtların parlama noktası diğerlerinden çok daha yüksek oluyor.
Yeterince Isı Uygulandığında Atomların Bağları Kırılıyor
Tüm maddelerin yapı taşları olan atomlar ısındıkça hareketleniyorlar ve ilk olarak titreşmeye başlıyorlar. Sonra, daha da ısındıkça, giderek daha hızlı bir şekilde hareket ediyorlar. Yeterince ısı uygulandığında, atomları birbirine bağlayan bağlar kırılıyor.
Bağları kırılan bu atomlar havadaki oksijen atomlarıyla karışarak sıcak bir gaz oluşturuyor. Bir alevin alt kısmındaki mavi ışığı da bu gaz üretiyor.
Atomlar oksidasyon adı verilen bir süreçle hızla havadaki oksijene bağlanıyorlar. Karbon oksijene bağlandığında, bu renksiz bir gaz olan karbondioksiti oluşturuyor. Hidrojen oksijene bağlandığında, bu su buharını oluşturuyor.
Yakıttan daha fazla atom salındıkça bunlar yakındaki oksijenle birleşiyor. Bu durum daha fazla enerjiyi serbest bırakıyor ve bu da daha fazla atomun açığa çıkmasına neden oluyor. Bu oksijeni ısıtıyor ve süreç bu şekilde devam ediyor.
Bir alevdeki turuncu ve sarı renklerse, fazladan serbest karbon atomları ısındığında ve parlamaya başladığında ortaya çıkıyor.
Orijinal makale: Science News for Students