Virüsler Canlı Mı?

1
6090

Virüsler yaşamın kaçınılmaz bir parçası. Ama bir oda dolusu bilim insanına virüslerin canlı olup olmadığı sorulduğunda çok karışık cevaplar alıyoruz. 

Gerçek şu ki, biz virüsleri tam olarak anlamış değiliz ve hala yaşamı anlamaya çalışıyoruz. Canlıların hücre yapısı ve metabolizma gibi bazı özellikleri virüslerde bulunmuyor ve bu da onları bizim şu andaki yaşam tanımımızdan ayrı tutuyor. Ama onların da yaşamla paylaştığı bazı özellikleri de var. Örneğin, onlar da evrim geçiriyor ve konak bir hücreyi enfekte edip onunla aynı hücresel mekanizmayı kullanarak çoğalıyor. 

Çoğu virüs, hücre bölündüğü her seferinde konaklarının DNA’sıyla birlikle kopyalanması için enfekte olan hücrelerin DNA’sını kesebiliyor ve kendi genetik materyallerini aktarabiliyor. 

Virüsler ve enfekte ettikleri organizmalar arasında yadsınamaz bir genetik ve fizyolojik bağlantı bulunuyor. Dev virüslerin keşfi de aradaki farkı iyice bulanıklaştırıyor. Bu virüsler bakteriler kadar gene sahip olabiliyor. 

Peki, virüslerin canlı olup olmadığı sorusunu hiç cevaplayabilecek miyiz? Eğer bu meseleye doğru bir şekilde yaklaşırsak, yanlış soruya odaklandığımızı görebiliriz. “Yaşam” biz bir şeyleri keşfettikçe onları içine yerleştirebileceğimiz kutuya benzer bir kategori mi, yoksa bundan çok daha anlaşılmaz ve gizemli bir şey mi?

Felsefe profesörü ve yaşamın doğası ve başlangıcı üzerine olan birkaç kitabın da yazarı olan Carol Cleland, yaşamın doğa tarafından değil, insanlar tarafından tanımlanıyor olabileceği yorumunda bulunuyor. 

Yaşam İnsanlar Tarafından Yaratılan Bir Kavram Mı?

Cleland netice olarak yaşamın sadece insanlar tarafından yaratılan bir kavram olduğundan şüpheleniyor. Ve o çok haklı olabilir. Alternatifi bu kadar merak uyandırıcı yapan şey de bu. Ya uzak bir gezegende bizimkinden hayal edilemez derecede farklı olan ve biz bulsak da onu tanıyamayacağımız bir yaşam varsa? Biz buna “yaşam” diyebilir miydik bile?

Biz Mars görevlerine ve yakın zaman önce Satürn’ün uydusu Enceladus ve Jüpiter’in uydusu Europa hakkında yapılan tahminlere rağmen başka bir gezegende henüz yaşam bulamadık. Bu uydularda, Dünya’nın okyanuslarının tabanlarındakilere benzeyen, jeotermal olarak ısınmış sular fışkırtan aktif hidrotermal bacalar olduğu düşünülüyor. Bizim gezegenimizdeki yaşamın başlangıcıyla ilgili var olan teorilerden biri de, yaşamın okyanus tabanlarındaki bu yarıkların yakınlarında başladığı yönünde. Bilim insanları Dünya’daki tüm yaşamın çok eski zamanlarda bu bölgelerdeki bir ortak atadan ortaya çıktığını düşünüyor. Dünya’da henüz oksijen var olmadan ya da kıtalar bile oluşmadan çok öncesinde. Bu atanın neye benzediğini detaylı olarak bilmiyoruz ama bunun genetik materyali kopyalamak ve proteinleri ifade etmek için temel bir mekanizmaya sahip ilkel bir hücre olduğu varsayılıyor. 

Virüsler bu ortak atadan daha öncesine mi dayanıyor? Yoksa onlar bir şekilde erken dönemlerde gelişen yaşam formlarından mı ortaya çıktılar? Bu kadar eskiye dayanan olaylar her zaman belirsizlik içinde kalıyor ve yapılan tahminler merak uyandırıcı senaryoları içerse de bunların hepsi de yanlış olabilir. 

Virüsler canlı mı? Belki de bizim sormamız gereken soru bu değildir. Virüsler de evrim geçiren canlılar ve hücresel yaşamla yakından ilişkililer. Ama biz yaşamı anlamıyoruz.

Orijinal makale: Universal-Scihttps://www.universal-sci.com/headlines/2020/6/11/are-viruses-alive-perhaps-were-asking-the-wrong-question

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here