Görünmeyen Evreni Nasıl Görüyoruz?

0
824

Astronomlar ve astrofizikçiler görünür ışığın dalga boylarında galaksileri, yıldızları ve gezegenleri inceleyerek evren hakkında bilgi edinmeye devam ediyor. Ancak astrofizikçiler aynı zamanda elektromanyetik dalga boyları, gama ışınları gibi çeşitli dalga boylarında da görünmez evreni inceliyor ve bunların her biri bize yeni bilgiler kazandırıyor. Bu incelemeler bize evrenin doğumu, gelişimi, kara deliklerin merkezleri ve yaşamın kökeniyle ilgili ipuçları veriyor.

Örneğin, Avrupa Uzay Ajansı’nın 2009 yılında fırlattığı Planck uzay aracının uzayı dokuz dalga boyunda tarayarak elde ettiği verileri yüksek çözünürlüklü bir haritaya dönüştüren bilim insanları, veriler üzerinde yaptıkları analizlerin nihai bulgularını 2018 yılında açıkladı. Bunun neticesinde, şimdi evrenin yaklaşık olarak 13.8 milyar yaşında olduğunu, yüzde 4.9 oranında normal maddeden, yüzde 26.6 oranında karanlık maddeden ve yüzde 68.5 oranında da karanlık enerjiden oluştuğunu biliyoruz. Yani, evrenin yüzde 95.1’i Dünya’dakilere hiç benzemeyen ve bizim doğalarını tam olarak anlamadığımız şeylerden oluşuyor. 

Bir Kara Delik İlk Kez Görüntülendi

Bu tür gözlemler sayesinde, biz bildiğimiz en tuhaf obje olan bir kara deliği de ilk kez fotoğraflamayı başardık. 2009 yılında, Olay Ufku Teleskobu (EHT) araştırma birliği, M87 adı verilen ve Dünya’dan 55 milyon ışık yılı uzaklıkta olan bir galaksinin merkezindeki kara deliği görüntülemek için işe koyuldu. Veriler kaydedildikten ve incelendikten sonra, 2019 yılının Nisan ayında EHT elde ettiği görüntüyü sundu. Elde edilen veriler, kara deliğin içindeki kütlenin bizim Güneş’imizinkinin 6.5×109 katı olduğunu gösterdi.

Yaşamın nasıl başladığını bulma arayışı da bizim için en ilgi uyandırıcı alanlardan biri. Bu konuyla ilgili teorilerden bir tanesi, amino asitler gibi gerekli kompleks moleküllerin uzaydaki kimyasal süreçlerle oluştuğu ve sonra bu moleküllerin Dünya’ya ve muhtemelen de başka gezegenlere giderek yaşamın tohumunu ektiği yönünde. Ve organik moleküllerin ve amino asitlerin Dünya’ya düşen meteorlarda bulunmuş olması da, bunları uzayda arama fikrine ilham veriyor.

Radyo teleskopları bizim galaksimizde ve başka yerlerde 13’e kadar atom içerebilen birçok organik molekül buldu. 2003 yılında yapılan bir ölçümde bir amino asidin tespit edildiği söylendi ama bu çalışma bir daha tekrarlanmadı. Ancak sadece birkaç kimyasal adımla şekerlere ya da amino asitlere dönüşebilecek olan moleküller bulundu.

2014 yılındaysa, Atacama Büyük Milimetre/Milimetre Altı Dizgesi’ni (ALMA) kullanan araştırmacılar izopropil siyanür buldu. Bu uzayda keşfedilen ve karbon atomlarının dizilimi meteorlardaki amino asitlerinki gibi olan ilk organik molekül oldu.

Orijinal Makale: JSTOR Daily

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here