Bipolar bozukluğa sahip insanlar, ruh hallerinde çarpıcı değişimler deneyimliyor ve manik (aşırı coşku) ile depresif dönemler arasında gidip geliyor. Bu bozukluğa sahip insanların üçte biri lityum ilacıyla başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor ama hastaların büyük çoğunluğu işe yarayan bir tedavi seçeneği bulmakta zorlanıyor.
Şimdi, Salk Enstitüsü araştırmacılarının elde ettiği yeni ve geniş çaplı bulgular, bipolar hastalardaki nöronların bazılarının neden aşırı coşku veya çöküntü halinde olma arasında gidip geldiğini açıklayan yeni detaylar ortaya koyuyor.
Biological Psychiatry’de yayınlanan çalışmalarında, Salk araştırmacıları bipolar hastalarının beyin hücrelerindeki potasyum ve sodyum akışlarındaki değişimleri açıklayabilmek adına deneysel ve bilgisayara dayalı teknikler kullandılar. Bulgular neden bazı hastaların lityuma cevap verdiğini ve diğerlerinin vermediğini açıklamaya yardımcı olabilir.
Çalışmanın başyazarı Rusty Gage, “Bu bipolar bozukluğa neden olan hücresel mekanizmaları anlama yolundaki heyecan verici bir ilerleme. Bu aynı zamanda da, bizi bu hastalık için yeni tedavi yöntemleri geliştirebilmeye bir adım daha yaklaştırıyor,” diyor.
Hastalardaki CA3 Nöronları İncelendi
Gage ve ekibi, yaptıkları yeni çalışmada, üçü lityuma cevap veren altı bipolar hastasındaki CA3 isimli piramidal nöronları incelediler. Sonuçta, sadece lityuma cevap hastalara ait CA3 nöronlarının sürekli olarak hipereksitabl (aşırı uyarılabilirlik) durumda olduğu bulgusuna ulaştılar.
Araştırmacılar, lityuma cevap veren ve vermeyen hastalardaki bu nöronların birbirlerinden çok farklı olduğunu söylüyor.
Lityuma cevap veren hastalardaki CA3 nöronlarını daha yakından inceleyen ekip, bu hücrelerde normalden fazla sayıda potasyum kanalı olduğunu ve bu kanallardan olan potasyum akışının da daha kuvvetli olduğunu buldu. Bilim insanları, bu artan potasyum akışlarının CA3 nöronlarındaki hiperaktivitenin sorumlusu olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar bu hücreleri bir potasyum kanal blokerine maruz bıraktıklarında hiperaktivite ortadan kalktı. İlgi çekici bir biçimde, araştırmacılar bu hücreleri lityuma maruz bıraktığındaysa, ilacın sadece hiperaktiviteyi tersine çevirmekle kalmadığını, aynı zamanda potasyum akışlarını da azalttığını gördüler.
Bir Bilgisayar Simülasyonu Da Kullanıldı
Bunlara ek olarak, ekip başta lityuma cevap vermeyen insanlardaki CA3 nöronlarının, ortalamada normal bir uyarılabilirlik durumunda olduğunu gözlemledi. Ama zaman içinde hücrelere ayrı ayrı ve daha detaylı baktıklarında farklı bir hikayeyle karşılaştılar. Araştırmacılar hücreleri inceledikleri günlerin bazılarında onların tümünün hipereksitabl durumda olduğunu, bazı günlerdeyse durumun bunun tam tersi olduğunu gördüler. Bununla birlikte, bazı zamanlarda hücreler iki gruba ayrılıyor ve onların bir kısmı çok hipereksitabl, diğer kısmıysa normalden çok daha az uyarılabilir durumda oluyordu.
Bu dalgalanmalara neyin neden olduğunu anlamak isteyen araştırmacılar, CA3 nöronlarının faaliyetlerinin bir bilgisayar simülasyonunu tasarladılar. Bu simülasyon, sodyum akışlarındaki çarpıcı miktardaki azalmaların ve potasyum akışlarındaki artışın CA3 nöronlarında görülen aynı nöronal dengesizliğe yol açabileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar bunun ardından ilaca cevap vermeyen kişilerdeki CA3 nöronlarını potasyum kanal blokerlerine maruz bıraktı ve sonuçta nöronların uyarılabilirlik seviyeleri kontrol düzeylerine yakın hale geldi.
Elde edilen bu bulgular, potasyum akışlarının bipolar bozuklukta bir rol oynadığı ve bunun hem lityuma cevap veren hem de vermeyen hastalar için geçerli olduğu yönündeki görüşü kuvvetlendiriyor.
Ekip şu anda, daha büyük nöron ağları üzerinde ilave çalışmalar gerçekleştirmeyi planlıyor.
Orijinal makale: Medicalxpress