19’uncu Yüzyılın Bilim İnsanları Küresel Isınmayı Nasıl Öngördü?

0
714

İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin bir faciaya yol açabileceğini ne kadardır biliyoruz?

Son birkaç on yıldır iklim değişikliği konusunda çokça uyarı yapılıyor ve aşırı miktardaki sera gazı salınımları muhtemelen kamuoyunun dikkatini hiç bu kadar çok çekmemişti. 

Ama iklim değişikliğini anlamaya giden yol 19’uncu yüzyılın ortalarına; Victoria Devri’nde yaşayan bilim insanlarının yaptıkları ilk deneylerin aşırı karbondioksit salınımının bir gün gezegeni mahvedebileceğini kanıtladığı zamanlara dayanıyor. 

Diğer bir deyişle, küresel ısınma resmen 100 yılı aşkın bir zaman önce keşfedildi. 

İlk iklim araştırmaları, bilim insanlarının 19’uncu yüzyılda bizim bugünkü termodinamik bilimi anlayışımızın ve bunun kimya ve moleküler fizikle olan bağlantısının temelini oluşturma çalışmalarından doğdu. Bu bilim insanlarından biri de, kariyeri boyunca ısı transferini yöneten mekanikler ve denklemler üzerinde kafa yoran Fransız matematikçi ve fizikçi Joseph Fourier idi. Dünya’nın neden bu kadar sıcak olduğu sorusuna cevap arayan Fourier, Güneş’ten ne kadar enerjinin Dünya’ya ulaştığını değerlendirdiğinde, Dünya’nın olduğundan daha soğuk olması gerektiğini anladı. 

İlk Öngörülerden Biri 1837 Yılında Yapıldı

Fourier aradığı cevabın atmosfer olması gerektiğini ve atmosferin bir şekilde ısının kaçışını engelliyor olduğunu öne sürdü. 1824’te yazdığı bir makalede, Fourier atmosferdeki gazların ısıyı hapsetme görevi gören engeller yaratıyor olması gerektiği varsayımında bulundu. O sırada, henüz hangi moleküler mekanizmaların ısıyı hapsettiğinden haberdar olmayan Fourier, 1837 yılında The American Journal of Science and Arts’ta yayınlanan bir yazısında, uzunca bir zaman içinde atmosferde tutulan ısı miktarının değişebileceği ve bu değişimin hem Dünya’nın doğal evrimi hem de insan faaliyetleri nedeniyle gerçekleşebileceği tahmininde bulundu. Bu, iklim değişikliğinin meydana gelebileceğinin ilk öngörülerinden biriydi. Peki ama, hangi belirli gazlar bu etkiye sahipti?

1856 yılında, amatör bir bilim insanı olan Eunice Newton Foote’un yaptığı çarpıcı bir deneyin sonuçları açığa çıktı. İlk kez farklı gazların ısı hapsetme becerilerini test eden Foote, sonuçta su buharı ve karbondioksitin ısı tutan gazlar olduğunu buldu. 1856 yılında The American Journal of Science’da yayınlanan deneyiyle ilgili makalesinde, Foote karbondioksitle dolu bir atmosferin Dünya’nın ısısını yükselteceğini yazdı. 

İrlandalı bilim insanı John Tyndall da, 1859 ve 1860 yıllarında gazları test ettiği deneyler sonucunda, Foote’un bulgularına benzer şekilde, su buharı ve karbondioksitin inanılmaz derecede kuvvetli bir şekilde ısıyı hapsettiği sonucuna ulaştı. 

Arrhenius’ın Çarpıcı Öngörüsü

1896 yılında, İsveçli fizikçi Svante Arrhenius, iklim değişikliğinin ilk modelini yarattı. Ne miktarda karbondioksitin küresel ısı seviyelerini değiştirebileceğini hesaplamak isteyen Arrhenius, dönemin diğer bilim insanlarının yaptığı çalışmaların verilerini de kullanarak yaptığı hesaplamalar sonucunda çarpıcı bir öngörüde bulundu: Atmosferdeki karbondioksit miktarı iki katına çıkarsa, bu Dünya’nın ısısını 5-6 derece artırır. 

Ancak bir sonraki yüzyılın neler getireceğini hayal edemeyen Arrhenius, dikkate değer bir şekilde bugün hala oldukça geçerli olan bu analizi neticesinde gerçekleşecek iklim değişikliğinin çok yavaş meydana geleceğini ve atmosferdeki karbondioksit seviyelerinin yüzde 50 oranında artmasının 3000 yıl alacağını öngördü. Ama biz, sadece bir yüzyıl içinde bu seviyeleri yüzde 30 oranında artırdık.

Orijinal makale: JSTOR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here