Bilim insanları evrenin başlangıcına çok az bir zaman kaldığı sıralarda kara deliklerin var olduğunu düşünüyor. Astronomların asla direkt olarak keşfedemediği bu en eski kara deliklerin, şimdi olduğu gibi büyük ve ölmekte olan bir yıldızın patlayarak çökmesiyle oluşmadığına inanılıyor.
Gerçekten de, evrenin başlangıcından sonraki yaklaşık ilk bir milyar yıllık süreçte yaşlı yıldızlar yoktu. Bunun yerine, boşluğu dolduran ve ilk galaksilerin tohumlarını eken çok büyük madde bulutları vardı. Araştırmacıların inanışına göre, bu maddelerin bir kısmı birbirlerine diğerlerinden daha sıkı bir şekilde kenetlendi ve tıpkı evren yaşlandıkça yaşlı yıldızlarda görüldüğü gibi, kendi kütle çekimleriyle çöktüler. Araştırmacılar bu çöküşlerin son derece büyük kara delikler oluşturduğuna inanıyor. Astronomlar bu kara deliklere “doğrudan çöküşlü kara delikler” (DCBH) adını veriyorlar.
Bu teoriyle ilgili sorun, şimdiye kadar kimsenin bunlardan birini bulamamış olmasıydı. Ama şimdi, bu durum değişebilir.
James Webb Uzay Teleskobundan Beklenti Büyük
Nature Astronomy’de yayınlanan ve Georgia Institute of Technology’ye ait yeni bir çalışmaya göre, NASA’nın önümüzdeki birkaç yıl içinde uzaya fırlatmayı planladığı James Webb Uzay Teleskobu, evrenin bu çok eski zamanlarından kalma bir kara deliğe sahip bir galaksiyi ortaya çıkarabilecek kadar duyarlı olacak. Bu yeni çalışma aynı zamanda DCBH’ye sahip bir galaksinin tespiti için kullanılabilecek bir dizi işareti de içeriyor.
Araştırmacılar bu öngörüde bulunmak için, evrenin geçmişinin bu en eski sürecindeki bir DCBH’nin oluşumunu simüle etmek adına bir bilgisayar modeli kullandılar. Ve bu simülasyonun neticesinde, bir DCBH meydana geldiğinde, bunun çevresinde birçok devasa, kısa ömürlü ve metal içermeyen yıldızların oluşmasına sebep olduğunu buldular. Yani, aranan kara deliğe sahip olan galaksiden gelen ışık, düşük metal oranına sahip yıldızların işaretlerini içermeliydi.
Ayrıca, oluşan bir DCBH’nin, James Webb Uzay Teleskobunun ayırt edebileceği özel, yüksek frekanslarda elektromanyetik bir radyasyon yaydığı da bulundu (her ne kadar, bu kadar uzaktan, ters yönde son derece hızlı hareket eden bir galaksiden gelen radyasyon bizim güneş sistemimize ulaştığında kızıl renge kayarak kızıl ötesi radyasyona dönüşecek olsa da.)
İşte bu da, araştırmacıların bir DCBH’nin James Webb Uzay Teleskobuna nasıl görünebileceği hakkında hala sadece tahmin yürütebiliyor olmalarının ve teleskobun uzaya varmasını beklemelerinin esas sebebi. Evrenin ilk zamanlarını incelemek için, bilim insanlarının çok uzaklara; çok uzun zamandır yol almakta olan eski ışıklara bakmaları gerekiyor. Bu ışıklar gerçekten zayıf ve James Webb Uzay Teleskobu kadar duyarlı bir araç olmadan insanlığın şu anda bunları tespit etmek için herhangi bir yolu bulunmuyor.
Pek Çok Soruya Yanıt Getirmesi Umuluyor
Ancak araştırmacılara göre, James Webb Uzay Teleskobu bir kez fırlatıldığında, onun bir DCBH’yi tespit etmesi hemen gerçekleşecek. Çünkü araştırmacıların halihazırda tespit edebildikleri, evrenin başlangıcından sadece biraz daha sonraki zamanlara ait süreçlerde oluşmuş olan ve DCBH olduklarından şüphelendikleri birçok kara delik bulunuyor. Ama bu kara delikler Dünya’ya daha yakın olanlar oldukları için, insanlığın şu anda tespit edebildiği sinyaller onların yaşamlarının ileriki dönemlerinde yaratılmış oluyor ve nasıl oluştuklarına dair delillere ulaşılamıyor.
Araştırmacılar James Webb Uzay Teleskobunun DCBH’ler hakkında var olan pek çok soruya yanıtlar getirebileceğini söylüyorlar ve yaptıkları çalışmanın bu devasa kara deliklerin nasıl oluştuklarını anlamak için faydalı olmasını umuyorlar.