Korku filmi seyrettiğimizde kendimizi bir garip hissederiz. Korku filminden sonra sinema salonundan çıkmak asla komedi filminden çıkmaya benzemez. En az birkaç kez gerilmişizdir hatta ufak da olsa yerimizden sıçradığımız anlar olmuştur. Bilim insanları korku filmi seyrettiğimiz sırada vücudun gerçek reaksiyonlar verdiğini ve bazı değişimler geçirdiğini keşfettiler. Bazı insanlar korku filmi seyretmeyi sevdiklerini söylerler- aslında bunun tuhaf bir biyolojik sebebi var…

Kalori Yakarız

Westminster Üniversitesi tarafından 2012’de yapılan bir araştırmaya göre korku filmi seyrettiğimiz anda kalori yakıyoruz. Araştırmacılar, deneklerin farklı korku filmleri seyrettikleri esnada oksijen alımlarını, karbondioksit salınımlarını ve kalp ritimlerini ölçtüler ve bu verileri bir araya getirerek, deneklerin ne kadar enerji harcadıklarını hesapladılar. Sonuç olarak ortalama 113 kalori yakıldığını tespit ettiler ki bu 30 dakikalık bir yürüyüşte harcanan kaloriye eşit.

Sizi aşırı germeden önce bir görsel ya da ses ile filmde -tabiri caizse-bir ikaz gelir. İnsanları oturdukları koltuktan sıçratan korkunç filmler en iyi kalori yakıcıdırlar çünkü adrenalinin hızla salgılandığı vücudunuzda kalbiniz adeta kendiyle yarışmaya başlar. Söz konusu araştırmada 1980’lerden Cinnet (The Shining) adlı bir korku filmi kullanıldı ve seyircilerin çoğu ortalama 184 kalori yaktı.

Kalbimiz Tam Anlamıyla Bir Antrenman Yapar

Korktuğumuzu inkar etmemiz ve kendimizden emin gibi görünen sözde cesur gülmelerimiz başkalarını bizim gerçekten korkmadığımıza inandırabilir fakat kalbimizi kandıramayız. University College London’da yapılan bir araştırmanın verileri Circulation, Arrhytmia and Electrophysiology isimli bir tıbbi akademik dergide yayımlandı. Gönüllülere korku filmi fragmanları gösterildiğinde kan basıncında, kalp atış hızında ve kardiyak kaslarda belirgin bir değişim gözlemlendi. Play.com’dan Shingo Murakami 10.000 insanın en korkunç olarak seçtiği filmleri inceledi; daha sonra izleyicileri kalp ritmi monitörlerine bağladı ve en korkunç filmleri oynatmaya başladı. Cinnet (The Shining), Şeytan (The Exorcist) ve Elm Sokağında Kâbus (A Nightmare on Elm Street) en korkunç filmler olarak seçildi. Bundan daha da ilginci ise bu filmlerin kalbimize neler yaptığı: Çalışmaya göre filmi izleyenlerin kalp atışlarında ortalama % 25.3’lük artış görüldü. Fakat çalışmayı yürüten uzmanlardan Dr. Ben Hanson’a göre zayıf bir kalbe sahip olanlar için bu oran oldukça tehlikeli olabilir.

Kaç ya da Savaş

İçimizden zavallı kurbana “Kaç ve Canını Kurtar” diye bağırmak gelir; fakat çaresizce, çığlıklarına şahit olmak zorunda kalırız. Concordia Üniversitesindeki psikologlar, korku filmi seyrederken beynimizde neler olduğunu incelediler ve beynin amigdala, hipokampüs ve hipotalamus gibi önemli bölgelerinde adeta tehlike çanları çaldığını keşfettiler. Popular Science ‘da yayınlanan bir haber göre de San Dego’da MindSign isimli bir nöropazarlama şirketi, MRI tarama yöntemini kullanarak, daha kaliteli korku filmleri çekilebilmesi için Hollywood’a veri sağlıyor. Film fragmanları kullanılarak MRI aktiviteleri ölçülüyor ki bu teknikle bireylerin yalan beyanda bulunma olasılıkları ortadan kaldırılmış oluyor. Belli korku tepkilerinde amigdalanın adeta ışıldadığını tespit ettiler.

Korku En iyi Motivasyon mudur?

Vanderbilt Üniversitesi’nden Prof. Dr. David Zald, insanların korku filmi ve diğer korku veren durumlardan hoşlandıklarını tespit etti. Zald’ın arştırması farklı beyinlerin dopamini nasıl kabul ettikleriyle ilgiliydi. Kendilerini korku veren durumlara sokan insanların beyinlerinde dopamin ile ilgili daha az otoreseptörün olduğu keşfedildi. Sosyolog Dr. Margee Kerr ise The Atlantic’de yaptığı açıklamada bizi aşırı derecede tedirgin eden ve korkutan olayların, sonunda büyük bir özgüven patlaması yaşattığını ve çok iyi hissettirdiğini ifade etti.

Genetik Tepkiyi Tetikliyor

Bonn Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ise aslında vücudumuzda ve genetiğimizde etkili oluyor. Burada rol oynayan genin adı COMT. U.S. National library Medicine’e göre bu gen beyindeki belli transmitterlerin devreye girmesine yardımcı olmaktan ve sinyallerin bir nörondan diğerine aktarılmasından sorumlu. Yapılan çalışmada 2 aynı COMT genine sahip olan insanların korku filminden kaynaklı strese daha duyarlı olduğu bulundu. Başka bir deyişle bu bireyler filmden diğerlerine göre çok daha fazla etkileniyorlar ve genetik özelliklerinden dolayı anksiyete seviyeleri diğer insanlara göre çok daha yüksek oluyor. Fakat iki farklı COMT gene sahip olanlar ise filmden daha çok keyif almaya eğilim gösteriyorlar ve hatta korkunç sayılabilecek sahnelerden nerdeyse hiç etkilenmiyorlar.

 

Bağışıklık Sistemimiz Savunmaya Geçiyor

Lökositler beyaz kan hücreleridirler ve bizi hastalık ve enfeksiyonlardan korurlar. Coventry Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, kontrol grubunun lökosit seviyeleri ile Teksas Katliamı (The Texas Chainsaw Massacre) filmini izleyen gönüllü grubunun lökosit seviyeleri karşılaştırıldı. Gönüllü grubunun kanındaki lökosit oranının kontrol grubununkinden çok daha fazla olduğu görüldü.Ayrıca gönüllü grubunun kan basıncı ve hemoglobin konsantrasyonları da daha yüksekti. Bu sonuçlara göre korkunç bir film izlemenin bağışıklık sistemini devreye soktuğu anlaşılıyordu.Lethbridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Javid Sadr, vücudumuzun bir korku filmine verdiği tepki ile gerçek bir duruma verdiği tepkinin nerdeyse aynı olduğunu ileri sürdü.

Niçin Korkudan Zevk Alıyoruz?

Bunun muhtemel cevabı aslında yaşadığımız korkuyu güvenli bir ortamda deneyimliyoruz. Vücudumuz savunmaya geçiyor fakat beynimiz bunun gerçek bir tehdit olmadığını söylüyor. Bir korku evine ya da korku filmine gittiğimizde, günün sonunda “başardım” duygusunu yaşıyoruz ve bu büyük bir ödül. Kendimizi, bir şeylerin üstesinden gelmiş ve zafer kazanmış gibi hissediyoruz.

KAYNAK: Grunge

1 YORUM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here